Özgür Özel, Yozgat İl Başkanlığı’nı Ziyaret Etti: “İddiamız, Chp’nin En İyi Yönetilen Kurumu Olmasıdır”
SEYFİÇELİKKAYA
CHP Grup Başkanı ve Genel Başkan AdayıÖzgür Özel, partinin Yozgat İl Başkanlığı’nı ziyaret etti. Özel, “Bizim iddiamız, CHP’nin; bundan sonraki süreçte Türkiye’nin en iyi yönetilen kurumu olmasıdır. Bu yönetim anlayışı içinde; yıllardır süren yönetim mimarisinin aksayan yönleri, CHP örgütlerinin sahada madden ve manen yalnız bırakılmaları ve bu konudaki eksikliklerin bir türlü giderilmemesi, mali sıkıntıların çözülmemiş olması gibi konulardır. CHP’nin yerelden bir kez daha morallenmesi; bir değişimin, bir dönüşümün yaşandığının yerelden görülmesi gerekiyor” dedi.
CHP Grup Başkanı ve Genel Başkan AdayıÖzgür Özel, bugün partinin Yozgat İl Başkanı Abdullah Yaşar’ı ziyaret etti. Özel’e; Ankara Milletvekili Umut Akdoğan, Isparta Milletvekili Hikmet Yalım Halıcı, İstanbul Milletvekili Suat Özçağdaş ve Sivas Milletvekili Ulaş Karasu eşlik etti.
Özel, burada yaptığı konuşmada, şunları söyledi:
“Baba evindeyiz. Biz bugün Yozgat’ta baba evinin çorbasını tüttürenlerin konuğuyuz. Bu evin tapusu kimseye kayıtlı değildir. Ne Özgür Özel’indir ne Kemal Bey’indir. Ne Ecevit’teydi ne İsmet Paşa’daydı. Baba evinin tapusu bir isme kayıtlıdır, o da Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür. Bu baba evinin çok daha fazla Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının üye olacağı bir çekim merkezi haline getirmek için çıktığımız yolculuktan haberdar etmek istiyoruz” diye konuştu. Özel, şunları kaydetti:
“İSRAİL YA DA FİLİSTİN VATANDAŞI TEK BİR SİVİLİN KANI AKMAMALI”
Şu anda Filistin’de kan akıyor ve büyük bir acı var. Şüphesiz olaylar Hamas’ın kınadığımız ve hedef göstermeden sivil yerleşim birimlerine yaptığı saldırıyla başladı. Ancak İsrail’in Filistin üzerindeki işgali. Bu konuda Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı Bülent Ecevit’in ortaya koymuş olduğu temel yaklaşım. Deniz Gezmişlerin Filistin ile gösterdiği dayanışma, Filistin topraklarında mezarı olan gençlerimizin hatıraları ve Filistin halkının uzun süredir uğradığı işgal, şiddet ve mezalimi bir kez daha kınıyoruz. Her iki tarafa birden, sivillerin hedef olamamasını, bunun bir insanlık suçu olduğunu hatırlatıyoruz. Kanın durmasını ve uluslararası toplumun müzakerelerin önünü hızla açmasını ve ortadaki bu çok uzun yıllardır süren işgal ve zulmün son bulmasını, İsrail ya da Filistin vatandaşı tek bir sivilin kanının akmasını temenni ederiz.
“ÇALIŞMAK DURUMUNDA KALAN EMEKLİNİN KAPSAM DIŞINDA BIRAKILMASI AFFEDİLİR DEĞİL”
Ülkenin gözü kulağı Bakanlar Kurulu toplantısındaydı. O toplantıyı takip etti. O toplantıda bir coşku bekledi herkes. Cumhuriyetin 100’üncü yılda devletin çok daha büyük kucaklaşmalar yapması, devletin devletliğini göstermesi bekleniyor. Ama herkes hiç değilse bütün emeklileri kapsayacak ve bu ekonomik krizde hiç olmazsa emeklilerimize rahat nefes aldıracak bir müjde beklerken, o toplantıdan şaka gibi, sadaka gibi bir rakam açıklandı. Rakam, yetersiz, beklentilerin çok gerisinde. Bir kereye mahsus olması yerine bundan sonra her sene 29 Ekim’de verilecek bir ikramiye müjdesini beklerdik. Rakamın bunun en az 3 katı olmasını mutlaka beklerdik. En düşük emekli maaşının yükseltilmesini beklerdik. Ayrıca emekli olduğu halde çalışmak durumunda olanların kapsam dışında bırakılmasını affedilir bulmuyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılının cumhuriyetin kurucu kadrolarına ve kuruluş ilkelerine husumet duyan birileri tarafından yönetilmesini içimize sinmiyordu. Ancak 14 ve 28 Mayıs günlerinde iki büyük üzüntü, iki büyük şok yaşadık. Bir milletvekilimizin de Yozgat’tan olmaması, hepimiz gibi Yozgat’taki partililerimizin yüreğini yaktı.
Bu süreçten sonra Cumhuriyet Halk Partisi’nin bir özeleştiri ve parti içinde yoğun bir değerlendirme yapılması gerektiğini, örgütü odağa alan, yapılan doğruları biriktiren, yapılan yanlışları terk eden bir anlayışa kavuşması gerekiyordu. Geçen süre, şu an parti yönetiminde olan bazı arkadaşların hiçbir şey olmamış gibi davranma noktasındaki tercihleriyle bir ayrışma noktasına geldik. Cumhuriyet Halk Partisi’nin bir değişim içinde olması gereklidir ama bu değişimin hem kararlı hem vefalı olması gerekir demiştim. Genel Başkanımızın incitilmemesi, Cumhuriyet Halk Partisi’nin dostlarını mahcup edecek ve karşısında olanları memnun edecek bir görüntüye savrulmaması gerektiğini hep savunduk.
Bugüne kadar kurduğumuz her cümle, kullandığımız üslup, içinde bulunduğumuz bütün şartlar ve kadrolarımızın bu noktadaki hassasiyetini hep birlikte takip ettik, etmeye devam edeceğiz. Kimse bizden geçmişteki bazı kötü örneklerinde olduğu gibi; CHP’ni kırıp dökerek, yakıp yıkarak, Sayın Genel Başkanı’nı kamuoyu önünde rencide ederek bir muhalefet ve parti içi rekabet beklemesin. Partimizi zora düşürmeden ama doğru bildiklerimizi söyleyerek, eksik gördüklerimizi dile getirerek devam edeceğiz.
“ÖRGÜT İRADESİNİN ÜZERİNDE BİR İRADE YOK”
Bizim iddiamız, CHP’nin; bundan sonraki süreçte Türkiye’nin en iyi yönetilen kurumu olmasıdır. Bu yönetim anlayışı içinde; yıllardır süren yönetim mimarisinin aksayan yönleri, CHP örgütlerinin sahada madden ve manen yalnız bırakılmaları ve bu konudaki eksikliklerin bir türlü giderilmemesi, mali sıkıntıların çözülmemiş olması gibi konulardır. CHP’nin yerelden bir kez daha morallenmesi; bir değişimin, bir dönüşümün yaşandığının yerelden görülmesi gerekiyor.
Elbette her şeyin önü söz, ama arkasında bir gerçeklik olacak. İstanbul İl Kongresi’ne herkes nasıl sonuç doğuracak diye bakıyordu. İstanbul İl Kongresi’nin 3 tane sonucu var. Bir tanesi sayısal sonuç. İkincisi psikolojik sonuç. Bütün Türkiye’nin merak ettiği bir kongreydi. Onun rüzgarının Anadolu’ya yansıması olacak. Ama üçüncüsü, İstanbul bir tercihte bulundu. İstanbul, Türkiye’deki 6 delegeden birini belirleyen bir il. Tercih ettiği il başkanı, 50 yaşın altında, önceki görevlerinde başarılı olmuş, bir üst göreve ilk kez talip olan ve konuşması boyunca İstanbul’u daha iyi nasıl yöneteceğini anlatan genç bir adayı, İstanbullular göreve getirdiler.
Ben, İstanbul seçiminin sayısal sonuçlarından ya da yaratacağı psikolojik etkiden çok ortaya koyduğu bu profil tercihini önemsiyorum. CHP’nin 4-5 Kasım’da yapacağı kurultayında da hem bir gençleşmenin, bir yenilenmenin ve bütün politikaları danışmanlarıyla birlikte belirleyen ve Recep Tayyip Erdoğan gibi atanmışlarla karar verip, yol alan bir anlayış yerine seçilmişlerle, Parti Meclisi, milletvekilleriyle ve il, ilçe başkanlarıyla karar aldığı bir sürecin başlamasının; hepimizin, CHP’nin ve sonra da Türkiye’nin özlediği yarınları başlatacağını düşünüyoruz.”
ANKA Haber Ajansı