Numan Kurtulmuş: "Her Alanda Sözü Güçlü, Gücü Tesirli Bir Türkiye’yiinşa Etmek Boynumuzun Borcudur"
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de Azerbaycan Milli Meclisi Başkanı Sabiha Gafarova ile görüştü. Kurtulmuş, “Ekonomide, dış politikada, askeri alanda, milli savunma sanayiinde, yüksek teknolojilerde, kültürde, sanatta, her alanda güçlü bir Türkiye, yani sözü güçlü, gücü tesirli bir Türkiye’yi inşa etmek boynumuzun borcudur. Tüm bunları yaparken de bu bölgede iki etkili devlet olarak Türkiye ve Azerbaycan’ın bu mükemmel ilişkisinin, bizim dost ve kardeşülkelerimiz başta olmak üzere mazlum milletlere de ilham kaynağı olacağı kanaatindeyim” dedi.
Numan Kurtulmuş, resmi temaslarda bulunmak üzere gittiği Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de bugün Azerbaycan Milli Meclis Başkanı ile görüştü. Görüşmede, Türkiye ve Azerbaycan parlamento heyetleri de yer aldı. Kurtulmuş, burada yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“ÇOK BÜYÜK BİR FELAKET SIRASINDA AZERBAYCAN HALKI VE DEVLETİ YANIMIZDA OLDU”
“Türkiye’de yaşanan, bizim ‘asrın felaketi’ olarak tanımladığımız; Gaziantep, Kahramanmaraş, Adıyaman, Hatay’ı içine alan, 11 ilimizi ilçeleriyle birlikte içine alan çok büyük bir felaket sırasında sürekli Azerbaycan halkı ve Azerbaycan devleti yanımızda oldu. İlk oraya gidip arama-kurtarma çalışmalarına katılan, Azerbaycan’dan gelen ekiplerdi. O desteğinizi hissettik. Bugün de deprem sonrasındaki yaraların sarılması konusunda Azerbaycan halkının göstermiş olduğu, Azerbaycan devletinin göstermiş olduğu bu kararlılık dolayısıyla yürekten teşekkür ediyoruz.
Türkiye ile Azerbaycan arasındaki ilişkiler, uluslararası ilişkiler bağlamında ele alınacak, tanımlanacak düzeyin çok çok üzerindedir. İttifaklık tanımı yeterli değil, dostluk tanımı yeterli değil, iş birliği tanımı yeterli değil. Allah nazardan saklasın. Allah kem gözlerden saklasın, şer güçlerden muhafaza etsin. Türkiye ve Azerbaycan arasındaki ilişki, mükemmel düzeyde bir ilişkidir. Rahmetli Haydar Aliyev’in ifadesiyle ‘Bir millet, iki devlet’ tezini tamamıyla içselleştirmiş olan bir anlayışla devam etmektedir. Ümit ediyorum ki bu ilişkiler önümüzdeki dönemde çok daha artarak, çok güçlenerek ve kökleşerek devam edecektir.
Azerbaycan, 30 yıl devam eden ve dünya kamuoyunun maalesef sessizce onayladığı Karabağ işgali sürecine son vermiştir. 44 günlük bir savaş sonunda çok büyük bir zafer elde edilmiştir. Böylece Minsk Üçlüsü vesaire, bir sürü sözler, bir sürü temaslar anlamsız, fayda vermeyen bir sürü çalışmalar sonucu 30 küsur yıl oradaki Azerbaycan toprağı olan Karabağ’ın Ermeniler tarafından işgaline sessiz kalınmış, hatta onay verilmiştir uluslararası camia tarafından.
“AZERBAYCAN, KARABAĞ ZAFERİNİN ÜSTÜNE HER GÜN BİRAZ DAHA KOYARAK DAHA GÜÇLÜ BİR AZERBAYCAN OLMA YOLUNDA İLERLEYİŞİNİ SÜRDÜRECEKTİR”
Bu tarihi zafer, sadece savaş meydanında kazanılan bir zafer değil, inşallah bundan sonra diplomasi alanında da bunun pekiştirildiği bir zafer olacaktır. Bununla birlikte Azerbaycan’ın önünde yeni bir dönem açılmıştır. Azerbaycan, kendi göbeğini kendi kesmiş, kendi sorununu kendisi çözmüş ve bundan sonra uluslararası camiada etkin bir aktör olarak, özellikle Kafkas coğrafyasında, Güney Kafkaslar’da büyük bir devlet olarak varlığını tescil ettirmiştir. Bundan sonraki süreçte Azerbaycan, tabii ki uluslararası ilişkilerin bütün hassasiyetlerine dikkat ederek, ama bu bölgede kazanmış olduğu Karabağ zaferinin üstüne her gün biraz daha koyarak daha güçlü bir Azerbaycan olma yolunda ilerleyişini sürdürecektir.
Türkiye için de tarihi bir dönem söz konudur. Türkiye de bundan 100 sene evvel her tarafı yakılıp yıkılmış, bütün cephelerde hüsrana uğramış, koskoca cihan devleti paramparça edilmiş bir ülkeyken, bırakın topu tüfeği, kazması küreği dahi kalmamış bir milletken ‘Ya Allah’ diyerek ayağa kalkmış, bütün dünyaya destansı anlamda örnek olacak bir ulusal kurtuluş savaşını gerçekleştirmiş ve Cumhuriyet’imiz kurulmuştur. Bir asır içerisinde büyük mesafeler alınmıştır. Cumhuriyet’in başta kurucu Cumhurbaşkanı’mız Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere bütün geçmiş büyüklerimizi, gazilerimizi, atalarımızı rahmetle anıyoruz. Bu anlamda Türkiye, bir asır içerisinde önemli işler yapmıştır. Şimdi fevkalade önemli bir tarihsel sürecin başlangıcındayız. Biz, buna ‘Türkiye Cumhuriyeti’mizin ikinci asrı’ diyoruz veya ‘Türkiye Yüzyılı’ diyoruz. Önümüzdeki dönemde Türkiye, artık her tarafta söz edilen, dünya siyasetinde etkin bir şekilde var olan, bölgesel sorunların çözümünde beklenen çözümün adresi olarak görülen bir ülke ve dünya siyasetinde dengeleri sağlayabilecek en önemli aktörlerden birisi olmak durumundadır.
“HER ALANDA GÜÇLÜ BİR TÜRKİYE, YANİ SÖZÜ GÜÇLÜ, GÜCÜ TESİRLİ BİR TÜRKİYE’YİİNŞA ETMEK BOYNUMUZUN BORCUDUR”
Ekonomide, dış politikada, askeri alanda, milli savunma sanayiinde, yüksek teknolojilerde, kültürde, sanatta, her alanda güçlü bir Türkiye, yani sözü güçlü, gücü tesirli bir Türkiye’yi inşa etmek boynumuzun borcudur. Tüm bunları yaparken de bu bölgede iki etkili devlet olarak Türkiye ve Azerbaycan’ın bu mükemmel ilişkisinin, bizim dost ve kardeşülkelerimiz başta olmak üzere mazlum milletlere de ilham kaynağı olacağı kanaatindeyim.
Geçen dönemde Sayın Şentop’la birlikte başlattığınız bir süreç var, bunu daha ileriye götürmek boynumuzun borcudur. Parlamenter diplomaside TBMM ve Azerbaycan Milli Meclisi öncülük yapabilir. Öncelikle TÜRKPA’nın bileşenleri olan Türk devletlerinin parlamentolarını da çok güçlü şekilde bu birlikteliğin parçası hâline getirebiliriz. Hatta ilerleyen zamanlarda diğer bölge ülkelerinin parlamentolarını da bu gayretin içerisine katabiliriz. Böylece el birliğiyle parlamentolar arası ilişkiler düzeyinde de mükemmel ilişkiyi, zaten var olan ilişkiyi daha da ileriye götüreceğiz.”
ANKA Haber Ajansı