İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, Tele 1 Tv Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ’ın Tahliyesine Karar Verdi

İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, Tele 1 Tv Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ’ın Tahliyesine Karar Verdi
İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, 101 gündür tutuklu Tele 1 TV Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ’ın, “terör örgütü propagandasını yapmak” suçlamasıyla iki yıl altı ay hapisle cezalandırılmasına ve tahliyesine karar verdi.

GAYE ŞEYMA CAN

İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, 101 gündür tutuklu Tele 1 TV Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ’ın, “terör örgütü propagandasını yapmak” suçlamasıyla iki yıl altı ay hapisle cezalandırılmasına ve tahliyesine karar verdi.

Tele 1 TV Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ’ın, Tele 1 TV’de yayınlanan ‘4 Soru 4 Yanıt’ programındaki ifadeleri nedeniyle “terör örgütü propagandası yapmak” ve “suçu ve suçluyu övmek” iddialarıyla 1 yıl 6 aydan 10 yıl 6 aya kadar hapis cezası istemiyle yargılanmasına İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlandı. Duruşma, yaklaşık 1 saat geç başladı. 101 gündür tutuklu olarak yargılanan Merdan Yanardağ, duruşma salonuna; Silivri Cezaevi’nden getirildi.

Mahkeme heyeti, Yanardağ’a; “Sabıkan var mı?” diye sordu. Yanardağ, şu yanıtı verdi:

“Bu dava esas olarak basın ve ifade özgürlüğünü ortadan kaldırmak Türkiye’yi baskıcı otoriter ortama sürükleme davasıdır. Benim tutuklanmam bağımsız medyaya gözdağı vermek içindir. Toplumu sindirmek içindir. 38 yıllık gazeteciyim. Tele1’in hem yönetim kurulu başkanı, hem genel yayın yönetmeniyim. Yargılanmamın nedeni terör örgütü övmek değildir. Burada olmamamın nedeni Tele 1’in yayınlarından dolayıdır. Yaptığım programın süresi 50 dakikadır, bu programda suçu ve suçluyu övmemişim, ne olduysa ‘Türkiye bayrama giderken gündem boşçılgın bir gazeteciyim gündem yaratayım’ demişim böyle bir şey olabilir mi?

SOSYAL MEDYADA BİR TROLL ORDUSU VAR, ONLARI MİLLET SANAN BİR SAVCILIK VAR: Böyle bir muameleye karşılaştım beni niye tutukladınız ya adresin belli tüm çağrılara uyumuşum hiç aksama olmamış. Şöyle bir tezgâh kurulmuş sosyal medyada bir troll ordusu var onları millet sanan bir savcılık var. Dün Ayşegül Arslan’ın başına gelen de budur. Bir kampanya başlıyor kim oldukları belli değil. Büyük bölümü sahte dava açmaya çalışıyoruz isim çıkmıyor. Sözüm ona infial var. Biri sokağa çıkmış mı yok Tele1’in önüne gelip bir protesto var mı, yok ama halkı kin ve düşmanlığa kışkırtmışım. Beni destekleyen binlerce tweet var bunları dikkate almayan savcılıkla karşı karşıyayız. Seçimlerden önce yaptığımız yayınlar rahatsız etti. AKP’nin izlediği politikaları eleştirmek için yapıldı bu program. 5 konudan biri CHP’deki değişim tartışmaları. En uzun bölüm Kılıçdaroğlu’nun grup toplantısıüstelik de eleştirmişiz Kılıçdaroğlu’nu, İmamoğlu’nu konuşmuşuz.

Üçüncü konu Özgür Özel’le ilgili, dördüncü konu ise AKP Milletvekili Galip Ensarioğlu’nun Kürt sorununun tartışılmasının yeni rotaya ilişkin açıklamaları. Bir gün önce bir internet sitesinde Ensarioğlu bir röportaj veriyor ve diyor ki, ‘Yeni bir çözüm süreci olabilir aslında bu sorun çözülmüştü ama Demirtaş’ın yüzünden çözülmedi. Abdullah Öcalan iyi niyetliydi.’

3 BİN PROGRAM YAPMIŞIM 62 SANİYELİK BİR BÖLÜM KESİLMİŞ: Bu davanın asıl nedeni tecrit tartışması. Bu iddianamede Galip Ensarioğlu’ndan hiç söz edilmiyor. İddianamede ikinci bir montaj yapmış. Tele1’de bugüne kadar 3 bin program yapmışım 62 saniyelik bir bölüm kesilmişüstelik üzerinde 5 saat çalışılmış 25 Haziran’da sosyal medyaya yüklenmiş. Ebabil var ya kapatılan, onun gibi hesaplar. 5 gün bu program hiç görülmemiş, 5. gün infial yaratmış. Neden bu konuyu tartıştık? AKP’nin yeni izleyeceği politikayı tartıştık. Öyle bir montaj yapılmış ki önü arkası yok. Bağlamında kopartılmış 62 saniye izleyip beni tutukladınız. Terör eylemi övülmemiş.

AKP, İMRALI'YI SİYASİ BİR ARAÇ OLARAK KULLANMAYA ÇALIŞTI: Yılmaz Güney iyi bir sinemacı desek onun tüm yaşantısına sahip çıkmış mı oluyoruz? Görülür bir gerçeklik var. AKP, İmralı’yı siyasi bir araç olarak kullanmaya çalıştı. Daha önce kullandı onun üzerinden tehdit ediyor. 2019’da bir mektup geldi, yerel seçimlerde kimse hakkında dava açılmadı benim hakkımda açıldı. Ali Kemal Özcan dedi ki; ‘İmralı sandığa gitmeyin dedi’. Ben de Tele1’de dedim ki; sen avukat değilsin, ailesinden değilsin, yargı görevlisi de değilsin. Nasıl görüştün? ‘Kitap yazıyorum ondan gidiyorum’ dedi. ‘Bilmiyorum, örgüte mi çalışıyorsun o yüzden mi gittin?’ dedim, şikayet etti. Dava istinafta. Ben bir gazeteci olarak bir olaya bakıyorum. İmralı’da tutuklanan Abdullah Öcalan ailesiyle görüşsün, biz de ne söylediğini bilelim. Devletin infaz kanununu uygula demek ne zamandır suç.”

SOSYAL MEDYA TROLLERİYLE HAREKET EDEN BİR SAVCILIK OLAMAZ: Cezaevinde bir suç işlerseniz disiplin kurulu kararıyla ailenizle görüşemezsiniz. Şunu merak ediyorum İmralı’da ayrı bir ceza hukuku mu uygulanıyor? Eleştiren bir program yaptım ben, yargılama Türk milleti adına yapılıyorsa eğer hele hele sosyal medya trollerinin kışkırtmasıyla hareket eden bir savcılık olamaz. O zaman bu milletin yarısı da bizi destekliyor. Seçim yüzde 48’e 42 bitti iftira yalan bunları hala tartışıyoruz programda bunları da tartıştık. Gazetecilik derslerinden fotoğraflar gösteriyor. Bunu anlayamayan gazeteciyi biz işe almıyoruz.

Bana 27 Temmuz’da tebliğ edilen iddianame, bu iddianameden. İddia makamı bir şey diyor ki; "PKK’nın eylemlerinden övgüyle bahsettiği ve siyasi mahkûm olarak nitelendirildiği ve farklı sitelerde yer alması kamuoyunda toplumsal infial yarattığının anlaşılması." Yani diyor ki montaj videoyu esas alarak beni tutukluyorlar. Burada beni saatlerce beklettiler. Savcı Hanım dışarda işi var, saatlerce gelmiyor. Sonra geldi, güç gösterecek polisi çağırıyor. Polisler kolluk içinde ifade verilmeyeceğini bildiklerinden dışarıçıkmışlar. İçeri çağırdı böyle bir atmosfere tutuklandı. Biz orada programın tamamını verdik. Ve bu metin esas alınmadı 62 saniyelik video esas alındı. Savcılığın biraz çalışması lazım.

Tutuklama gerekçesi olarak katalog suç demiyor, HSK’ya şikâyet etmek istiyorum bir ihmal söz konusu. İtiraz ettik dediler ki; deliller toplanmadı bir daha itiraz ettik, kaçma şüphesi var denildi. Bir daha itiraz ettik, savunmam alınmadı diye bırakılmadım. Böyle bir şey olabilir mi? Özgür özel bu trolleri deşifre etti. İçişleri Bakanlığı’na yapılan saldırıyla ikisi kapandı, birinin adı da üstelik toplumsal infialdi.

BU NAZİ HUKUKUDUR: Trol saldırısı infial sayılacak. Bizi destekleyenler dikkate alınmayacak. Troller Savcılık hakimler ve RTÜK. RTÜK başkanı bir video yayınlıyor. Önceden görüş açıkladı RTÜK başkanı, suçlu ilan etti. Merdan Yanardağ tutuklandı. Bu Nazi hukukudur. Ama biz Cumhuriyet mahkemelerinde yargılanıyoruz. Burayı da bir Cumhuriyet mahkemesi olarak görmek istiyoruz. Fiilden hareketle değil failden hareketle suç üretmek yapılan. Mussolini hukuku uygulanıyor. Ön infaz. Bu TCK’den çıkartıldı ama uygulanıyor. Vatandaşların bir bölümünü düşman sayan, millet saymayan mahkemeleri siyasi enstürman olarak kullanan bir anlayıştır bu, Tecridi ben kullanamadım, Galip Ensarioğlu söylüyor bir de Demirtaş’ı suçluyor. Onun yüzünden uygulandı diyor.

KİM BU GALİP ENSARİOĞLU?: Kim bu Galip Ensarioğlu, bakmak lazım. Kürt sorununda izlediğimiz biridir. Diyarbakır Sanayici İş Adamları Derneği başkanlığı yapmış milletvekili. AKP Karar Kurulu üyesi böyle biri. Gündemde Akşener’in İmralı’yla bir görüşme olduğu iddiası vardı hatta tanıdığını söyledi. Yüksek yargı mensubu olduğunu söyledi. Yani İmralı konuşuluyordu. Ensarioğlu yeniden gündeme getirdi. ‘Tecrit uygulayan biz değiliz Demirtaş’ın açıklaması seni başkan yaptırmayacağız diyerek işleri berbat etti. Onun yüzünden devletimiz istemeden tecrit uyguluyor. Tecridi uygulayan Demirtaş’tır Kandil’in kedidir’ Ensarioğlu böyle diyor. Ben de dedim ki o zaman kaldırın tecridi ne dediğini bilelim Öcalan’ın. Ensarioğlu hakkında bir soruşturma açıldı mı? Bayağı bir propaganda yapmış burada üstelik bir partinin genel başkanını terörist ilan etmiş.

ENSARİOĞLU’NUN SÖYLEDİĞİ HİÇBİR ŞEY YOK: Ensarioğlu diyor ki; çözüm süreci bitti ama tekrar başlayabilir. PKK şiddetin muhatabıdır, onunla şiddet konuşulur geri kalan Halkla konuşulur. Öcalan ila Kandil arasında fark var. Öcalan daha samimiydi iyi niyetliydi demiş. Savcılık bunları neden iddianameye koymamış? Aleyhime tweetler konmuş ama o da kırpılmış. Lehime olan tweetleri de aleyhime zannedip koymuşlar.

Ensarioğlu’nun söylediği hiçbir şey davada yok. Usul yönünden hata var. Girişte PKK hakkında bilgi verilmiş

PKK’yı anlatıyor sonra çılgın bir gazeteci bunu övmüş, böyle bir şey olabilir mi? İddianameye konması doğru değil. İroni dediğim Galip Ensarioğlu’na APO’cu demem. Ben Silivri Cezaevi’nde yatıyorum. Personelle ilgili sıkıntım yok ama bu adliyede vardı. Silivri’ye bayramda gittim. Saat, peçete, yorgan yoktu. Ben infial olmasın diye bunların üzerine gitmedim. Bayram bitene kadar Kerbela gibiydi orası ama orada sorumluluğunu bilinciyle çalışan insanlar var. Osman Kavala, Can Atalay gibi arkadaşların gönderdiği eşyalarla 7 gün geçirdim.

Organize suç örgütü olmayan herkese siyasi derler. FETÖ’cülere de siyasi derler bana da diyorlar. Osman Kavala’ya diyorlar DHKP-C’lilere de diyorlar. Biz adli demeyi tercih ediyoruz alınganlık olmasın diye. Suç çeteleri siyasi amaçla hareket etmezler. Terör örgütlerinin arkasında siyasi amaçlar vardır. Bu yüzden siyasi dedim. Sadece ben demedim, medyada uzun süre söylediler. Güneri Civaoğlu Öcalan yakın tarihi araştırıyor, Türkiye Gazetesi’nde Öcalan okuya okuya filozof olacak denmiş. ‘En çok Osmanlı tarih kitabı okuyor’ demiş Taha Akyol. Yeni Şafak da Öcalan siyaset kitapları okuyor diyor. Ben gazeteciyim, bir hafızaya hareket ediyorum.

BEN İKTİDARIN ARAÇLARINA İTİRAZ ETTİM: Yandaşlarına Öcalan övgülerini saymaya gerek var mı? Ama bir iki söyleyeyim: Ensarioğlu PKK seçime girsin demiş, yine Ensarioğlu ‘PKK üzerindeki gücü liderliği devlet için bir şanstır’ demiş. Ben iktidarın iki yüzlülüğünü ortaya çıkarmaya çalışan bir gazeteci olarak iktidarın araçlarına itiraz ettim. Bu mahkeme ya tarihe geçecek ya da baskıcı bir yere sürüklendiği tarihine geçecek. Ben mahkemenin dünya ve hukuk tarihine geçmeyi tercih edeceğini düşünüyorum, değilse eğer yolu açık olsun.

BERAAT KARARI VERİLMESİNİ VE DAVANIN DÜŞÜRÜLMESİNİ TALEP EDİYORUM: Hakkımda beraat verilmesini davanın düşürülmesini talep ediyorum. Eğer devam edecekse de tahliye edilmeyi talep ediyorum. Garip olan ben Ergenekon’dan yattım, şu anki yargılanmamın tam tersi suçlamalarla. Hakimler savcılar şuan kaçtılar Cemaat yayınlarından copy paste yaparak iddianame yazılıydı, sahte de olsa bir delil kuruyorlardı. Şimdi neymiş? Duran Kalkan’ın söyledikleri yönünde program yapmışız. Sosyal medyada 2 milyon 300 bin yayını var Kalkan’ın onlar tekrar incelense paralel bir şey bulunur iktidara da buraya da.

HİZBULLAH'I MECLİSE TAŞIDILAR: Hizbullah'ı meclise taşıdılar söylediklerini meclise taşıdılar. Hayatım boyunca karşı mücadele ettiğim bir faşist Türkiye demokratikleşsin dese karşı mı geleceğim? İktidarın adalet anlayışı bu; kendinden olan olmayan. Ne diyorlar millet ve zillet. Halkın yarısına zillet diyorlar. Ben bunlara karşı geleceğim. Adalet anlayışında böyle. Dolayısıyla mahkemenin cumhuriyet hukukuna sahip çıkacağını umuyorum. Mahkeme salonunda ‘biji serok apo’ deyip ‘düşünce özgürlüğü’ diyerek serbest bırakılmış insanlar var. İçtihada da bağlı kalınacaksa davanın düşürülmesini ve beraat etmeyi talep ediyorum. Ve bu troller hakkında suç duyurusu talep ediyorum.”

SAVCI 7 BUÇUK YILA KADAR CEZALANDIRILMASINI TALEP ETTİ

Duruşma savcısı, esas hakkındaki mütalaasını açıkladı. Mütalaada, Yanardağ’ın; “Terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla 1 buçuk yıldan 7 buçuk yıla kadar cezalandırılması ve tutukluluk halinin devamı talep edildi.

YANARDAĞ: “SAVCILIK BİR GAZETECİLİK FAALİYETİNİ YARGILAMAYI VE CEZALANDIRMAYI TALEP EDİYOR”

Merdan Yanardağ esas hakkındaki mütalaaya karşı yaptığı savunmasında şunları söyledi:

“İddianame hakkında söylediğimiz her şey geçerli. Bir montaj yaklaşımıyla ikinci bir kurgu yaklaşımıyla bunu sürdürüyor iddia makamı. Anayasanın gasp edilmesine sevk eden bir iddia makamı olamaz. Bu davada savcının talebi Türkiye’de demokratik hak ve özgürlüklerin daraltılmasını talep ediyor. Benim burada eleştirdiğim AKP iktidarının iki yüzlü açılım siyasetidir. Burada hala savcılık iktidar eleştirisi olmadığını iddia ediyor. Bir gazetecilik faaliyetini yargılamayı ve onu hapsetmeyi talep ediyor.

Hizbullahçılar tahliye edildi. 302 kişiyi öldüren Hizbullahçılar. Hem yeni bir anayasa yapılması konuşuluyor bu dönemde. 2017 anayasası dünyada en az oyla kabul edilen anayasadır. Adalet yoksa bir ülkede barış da olmaz.

BÖYLE BİR TOPLUMSAL İNFİAL YOK: Burada bir gazetecilik faaliyeti yargılanıyor. Ne yaptım ben program yaptım. Ne oldu programdan sonra insanlar sokağa mıçıktı? İnfial mi oldu? Böyle bir toplumsal infial yok. Burada sanal bir suç icat edilmeye çalışılıyor.”

Son sözleri sorulan Merdan Yanardağ, “Eğer bu yargılamadan bir ceza çıkarsa bundan sonra düşünce ve ifade özgürlüğüne esaslı bir sınır konulmuş olacak. Ben Kürt sorununun adil ve demokratik biçimde çözülmesinden yanayım. Bu iddianame değildir bu AKP bildirisi gibi bir mütalaadır. Beraatımı talep ediyorum” dedi.

2 YIL 6 AY HAPİS CEZASI VE TAHLİYE

Mahkeme verilen kısa aranın ardından kararını açıkladı.

101 gündür tutuklu olarak yargılanan Yanardağ’ın,terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla 2 yıl 6 ay hapisle cezalandırılmasına ve tahliyesine karar verildi.

ANKA Haber Ajansı