İnönü Vakfı Başkan Yardımcısı Gülsün Bilgehan: “Lozan Demek, Sonsuz Barış Demek Coğrafyada”

İnönü Vakfı Başkan Yardımcısı Gülsün Bilgehan: “Lozan Demek, Sonsuz Barış Demek Coğrafyada”
İnönü Vakfı Başkan Yardımcısı Gülsün Bilgehan, Lozan Barış Anlaşması 100. Yıl Kutlama Programı’nda, “Neden Lozan 100 yıl boyunca barış sürekliliğini devam ettirdi? Lozan demek, sonsuz barış demek coğrafyada… Bize emanet Lozan. Size, çocuklarımıza emanet. Ben, 100’üncü yılında kahramanlarımıza, Atatürk’e ve İnönü’ye bir kez daha, onların bütün torunları adına minnettarlığımı ifade ediyorum” dedi.

İnönü Vakfı Başkan Yardımcısı Gülsün Bilgehan, Lozan Barış Anlaşması 100. Yıl Kutlama Programı’nda, “Neden Lozan 100 yıl boyunca barış sürekliliğini devam ettirdi? Lozan demek, sonsuz barış demek coğrafyada… Bize emanet Lozan. Size, çocuklarımıza emanet. Ben, 100’üncü yılında kahramanlarımıza, Atatürk’e ve İnönü’ye bir kez daha, onların bütün torunları adına minnettarlığımı ifade ediyorum” dedi.

Çankaya Belediyesi, İnönü Vakfı ve Sevda Cenap And Müzik Vakfı, Lozan Barış Anlaşması'nın 100. yıl dönümü dolayısıyla bugün İsmet İnönü Parkı’nda bir kutlama programı düzenledi. Programa katılan İnönü Vakfı Başkan Yardımcısı Gülsün Bilgehan, şunları söyledi:

“DÜNYADA EŞİ AZ BULUNAN, ÖRNEĞİ OLMAYAN BİR BARIŞ ANTLAŞMASI 100 YILDIR SÜRÜYOR”

“Ben İnönü’nün torunuyum ama burada olan herkesin bu akşam Atatürk’ün, İnönü’nün torunu olduğuna eminim. 100 yıllık bir barış; dünyada eşi az bulunan, örneği olmayan bir barış antlaşması 100 yıldır sürüyor. Bakın 100 yıl önce İsmet Paşa Lozan Barış Anlaşması’nı imzalarken şöyle söylüyor; ‘Bütün büyük devletler karşımızda olduğu halde bütün güçlükleri yenerek Lozan Barış Anlaşması’nı imzaladığım gün, hayatımın en mutlu günüydü’ diyor. 100 yıl geçmiş. 39 yaşında genç bir general, henüz çizmelerini ayağından çıkarmamış, hayatı boyunca çizme giymiş. Asker, diplomasiyi bilmiyor ama arkasında büyük bir güç var. Millet var. Kurtuluş sınavını kazanan, bütün güçlükleri yenen, Atatürk ile beraber o zaferi kazanan Türk milleti var.

Karşısındaki büyük güçlere, ‘Ben Mondros’tan gelmedim, ben Mudanya’dan geldim’ diye söze başlıyor. Daha ilk gün, konferans başladığında, kendisine ayrılan salondaki sandalyenin farklı olduğunu görünce ‘Neden öbürleri gibi değil’ diyor. ‘Kusura bakmayın, aynısını bulamadık’ diyorlar. Sonra toplantı başlıyor, olmaması gerektiği halde İngiltere Başbakanı’nın kendisini orada zafer kazanmış, galip olmuş bir ülke olarak gören ülke olarak konuştuğunu görünce, kendisine sıra verilmemesine rağmen cebindeki konuşmayı yapmak üzere kürsüye fırlıyor ve adeta korsan bir konuşma yapıyor. Ondan sonra 8 ay boyunca en büyük desteği, en büyük yardımcısı Mustafa Kemal Atatürk Ankara’da, kendisi Lozan’da. 8 ay boyunca bütün o büyük devletlere karşı yeni kurulacak, yeni bağımsız, egemen Türk devletinin haklarını savunmaya çalışıyor. Mondros’tan sonra, Sevr’den sonra artık Osmanlıİmparatorluğu diye bir şey kalmamış ve bütün Batı’nın, büyük devletlerin isteği, Türkleri tamamen o coğrafyadan silmek. Bütün bunlara karşı Atatürk ile beraber mücadele ediyorlar. Aralarında bin 700’e yakın telgraf gidip geliyor. Öyle zamanlar oluyor ki İsmet Paşa hayatından beziyor ve o günlerde kendisine tek yardım eden, cesaret veren, ‘Milli şefim, kardeşim’ dediği Atatürk oluyor.

LOZAN DEMEK, SONSUZ BARIŞ DEMEK COĞRAFYADA”

O mücadelenin sonunda sonuca ulaştıklarında, Türkiye sınırlarınıçizdiklerinde, kalıcı sınırları belirlediklerinde, ‘O benim hayatımın en güzel günüydü’ diyor. Neden Lozan 100 yıl boyunca barış sürekliliğini devam ettirdi? Lozan demek, sonsuz barış demek coğrafyada. Bunun özelliğini İsmet Paşa anlatıyor, ‘Çünkü biz, kimsenin hakkını yemedik, herkese eşit olmasını sağladık. Uzlaşmaya çalıştık, fedakârlık yaptık, ödün de verdik ama haklarımızdan vazgeçmedik’ diyor.

Sonunda bütün Osmanlıİmparatorluğu’nun son 300 yılının hesabının o genç iki general; Mustafa Kemal ve İsmet Paşa vermek zorunda kalıyorlar. Bütün o zorluklara rağmen başarıyorlar ve 24 Temmuz 1923’te Lozan Barış Anlaşması’nı imzalıyorlar. Bize emanet Lozan. Size, çocuklarımıza emanet. Ben, 100’üncü yılında kahramanlarımıza, Atatürk’e ve İnönü’ye bir kez daha, onların bütün torunları adına minnettarlığımı ifade ediyorum.”

ANKA Haber Ajansı