Gökhan Günaydın: “Akp İktidarından İstanbul’un Bekleyeceği Olumlu Bir Hamle Yoktur”

Gökhan Günaydın: “Akp İktidarından İstanbul’un Bekleyeceği Olumlu Bir Hamle Yoktur”
CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, “Adeta 70 yılın kanayan yarası, Adalar’daki fayton sorununu biz çözmedik mi? Sonra oraya bir ulaşım planı yapmadık mı? O ulaşım planı sonrasında elektrikli araçlarıİBB Adalar’a getirmedi mi? Peki, siz ne yaptınız? 15 gün süreyle o elektrikli araçlara ruhsat vermediniz, engellemeye çalıştınız. Tarih bunları unutuyor mu sanıyorsunuz? Dolayısıyla AKP iktidarından İstanbul’un bekleyeceği olumlu bir hamle yoktur. Ama ne vardır, onu da söyleyelim: Kanal İstanbul’u Erdoğan ya

CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, “Adeta 70 yılın kanayan yarası, Adalar’daki fayton sorununu biz çözmedik mi? Sonra oraya bir ulaşım planı yapmadık mı? O ulaşım planı sonrasında elektrikli araçlarıİBB Adalar’a getirmedi mi? Peki, siz ne yaptınız? 15 gün süreyle o elektrikli araçlara ruhsat vermediniz, engellemeye çalıştınız. Tarih bunları unutuyor mu sanıyorsunuz? Dolayısıyla AKP iktidarından İstanbul’un bekleyeceği olumlu bir hamle yoktur. Ama ne vardır, onu da söyleyelim: Kanal İstanbul’u Erdoğan yapmak istiyor, onun memuru da Murat Kurum. Murat Kurum, adeta Kanal İstanbul için yanıyor, tutuşuyor. Kanal İstanbul’un doğusunda ve batısında yaklaşık 2 milyon kişinin yerleşeceği yeni 2 kent kurmaktan bahsediyorlar. Aklı başında herkes, İstanbul’un sorunlarınıçözmenin oraya yeni nüfus taşımamakla başlayacağını bilir. Eğer 10 değil, 50 tane metro hattı da yapsanız; İstanbul’a yeni nüfus çekmeye yönelik saçma projelerinize devam ettiğiniz sürece İstanbul’un kaotik yapısının çözüme kavuşturulabilmesi mümkün değildir” dedi. CHP, Kentsel Dönüşüm Yasası'nın iptali ve yürürlüğün durdurulması istemiyle Anayasa Mahkemesi’nde dava açtı.

CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, 7471 sayılı Kentsel Dönüşüm Yasası'nın iptali ve yürürlüğün durdurulması istemiyle bugün AYM’ye giderek TBMM CHP Grubu’nun dilekçesini teslim etti. Günaydın daha sonra TBMM’ye gelerek basın açıklaması yaptı. Günaydın, şunları söyledi:

"TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN ONURUNU RİYAD’DA, O SAHAYA GÖMDÜNÜZ, HİÇ OLMAZSA ONUN UTANCINI YAŞAYIN”

“Riyad’dan kim ekmek çıkartmaya çalışıyor, bilmiyoruz ama Riyad’dan büyük bir skandal çıktı. Ve o skandalı da doğrudan cumhurbaşkanlığı sistemi, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve onun atadığı Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) çıkarttı. Sonra, ‘Tişörtleri farklışekilde boyamak’ diye neyi kastediyorsunuz? Orada, yurttaşlar sahaya üzerinde Atatürk resmi olan tişörtlerle girmek istiyorlar. Yani Erdoğan için üzerinde Atatürk resmi olan bir tişört, sıradan boyanmış bir tişört müdür, sıradan bir siyasal simge midir yoksa bu ülkenin kurucu liderinin hepimizin saygı göstermesi gereken fotoğrafı mıdır? Türkiye Cumhuriyeti’nin onurunu Riyad’da, o sahaya gömdünüz, hiç olmazsa onun utancını yaşayın. Bunun üzerinden kimse ekmek çıkartmaya çalışmıyor ama burada Türkiye'nin onuru ayaklar altına alınmıştır maalesef. Ve o utanç, bu tek adam rejiminin utancıdır. Dolayısıyla bununla yüzleşmek gerekmektedir. Erdoğan’ı buraya davet ederiz.

"'İSTANBUL’A BİZ İHANET ETTİK, İSTANBUL’DA O DİKEY YAPILAŞMAYA BİZ İZİN VERDİK’ SÖZLERİ ERDOĞAN’IN SÖZLERİDİR”

İki buçuk ay kala AKP, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) başkan adayını açıklayabildi. Gecikmiş bir açıklama olmasına rağmen kendileri adına hayırlı olsun diyelim. Peki, Murat Kurum adı neden ilan edildi? Açıklamalardan şunu görüyoruz, diyorlar ki ‘İstanbul’un iki tane büyük sorunu var: Birisi kentsel dönüşümdür biri de ulaşımdır. O halde Murat Kurum, kentsel dönüşüm ve ulaşım sorunlarına ilaç olmak için atanıyor.’ Eğer hafızamızı bir kuş hafızasına benzetmiyorlarsa hep beraber hatırlayalım: 1994 yılında, Recep Tayyip Erdoğan İstanbul’a belediye başkanı oldu ve 4 yıl 7 ay süreyle İstanbul’u yönetti. Sonra 21 yıl süreyle de kesintisiz, başbakan ve cumhurbaşkanı sıfatıyla memleketi yönetti. Demek ki ‘Sevdam İstanbul’ dediği İstanbul’un kaderi, en az çeyrek asırdır Recep Tayyip Erdoğan’ın elinde. Peki bu 25 yıl boyunca, İstanbul’da daha rahat bir noktaya doğru mu evrildi ya da yapı stoku daha güvenli hale geldi ve daha kırılgan olmaktan vazgeçen, daha korunaklı bir kent şekline İstanbul dönüştü mü? Burada vereceğimiz yanıtı aslında bizim dilimizle değil, Erdoğan’ın diliyle verelim çünkü ‘İstanbul’a biz ihanet ettik, İstanbul’da o dikey yapılaşmaya biz izin verdik’ sözleri Erdoğan’ın sözleridir.

"BU KADAR KÖTÜ KARNEDEN SONRA İSTANBUL’U KENTSEL DÖNÜŞÜM ALANINDA İYİ BİR NOKTAYA TAŞIMAKTAN SÖZ ETMESİ, TRAJİKOMİK BİR DURUM”

Biliyorsunuz, Sultanahmet Camii’nin silüetini bozan 16/9 yapılarına tıraşlama talimatı veren, mülk sahibi tıraşlamayınca da ona küsen bir Erdoğan’dan bahsediyoruz. Türkiye’yi inşaat lobisinin elinde betona gömen bir Erdoğan ekonomisinden söz ediyoruz. Dolayısıyla böyle bir yapının bu kadar kötü karneden sonra İstanbul’u kentsel dönüşüm alanında iyi bir noktaya taşımaktan söz etmesi, adeta trajikomik bir durum ifade etmektedir. Gelelim, Murat Kurum’un durumuna. Murat Kurum, 2018-2023 yıllarında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yaptı. Peki, Murat Kurum’un bu dönem boyunca İstanbul’a yaptığı tek olumlu faaliyet var mıdır? ‘100 bin konut imal edeceğiz. 1 milyon konut imal edeceğiz’ hamasetleri çerçevesinde, geride bırakılan TOKİ mağdurları vardır. 6 Şubat Depremleri’nin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen teslim edilebilen konut sayısı oranı yüzde 4 bile değildir. Ve daha dün, konteynerlerde yanarak can veren yurttaşlarımızın varlığı, hepimizin yüreğini yakmaktadır.

"MURAT KURUM’UN 2019 YILINDA İMAR AFFINA İMZA ATAN BİR BAKAN OLARAK TARİHE GEÇTİĞİNİ HEPİMİZ HATIRLIYORUZ

Ayrıca Murat Kurum’un 2019 yılında imar affına imza atan bir bakan olarak tarihe geçtiğini hepimiz hatırlıyoruz. Ve bu imar affı içerisinde yurttaşlarımıza tabut olan evleri de hatırlıyoruz. Böyle bir sicilden sonra, diyorlar ki ‘Biz, kentsel dönüşüm alanında İstanbul’u dirençli bir kent haline getireceğiz.’ 25 yıldır neden yapmadınız, bu saatten sonra ne yapacaksınız? Soru bu kadar açıktır. Gelelim, ulaşım meselesine. Dün Ulaştırma Bakanı ile beraber Murat Kurum fotoğraf veriyor, bir haritanın başına geçmişler, adeta İstanbul’un sorunlarını haritaya bakarak çözüyorlar. Peki, 2017 yılında merkezi hükümet AKP’deyken İBB de AKP tarafından yönetilmekteyken finansmanını ve yönetimini halledemediğiniz için metro inşaatlarının tamamını durduran ve çürümeye terk eden Mevlüt Uysal yönetiminde sizin belediyeniz değil miydi? Ve şimdi, tüm engelleme çabalarınıza rağmen o metroların inşaatışakır şakır devam ediyor. 4 metro hattı açıldı, seçimden evvel 2 metro hattı daha açılmaya devam edecek. Sizin bulamadığınız finansmanı biz bulduk. Getirttiğimiz finansmanı, bankada yandaş firmalarınız eliyle el koydunuz. Bütün bunlara rağmen metro inşaatları durmadı devam ediyor.

"AKP İKTİDARINDAN İSTANBUL’UN BEKLEYECEĞİ OLUMLU BİR HAMLE YOKTUR”

Metin Külünk, AKP milletvekili değil mi? Twitter’da sohbet odasında diyor ki ‘300 metrobüsün kredisinin onaylanmaması, engellenmeye çalışılması doğru bir iş değildir.’ Kim engellemiş, AKP iktidarı engellemiş. Peki, onlar engelledi diye biz metrobüsleri yenilemekten vazgeçmiş miyiz? Hayır, İBB 300 metrobüsü kendi öz kaynaklarıyla yenilemiş ve metrobüs filosuna sokmuş. Adeta 70 yılın kanayan yarası, Adalar’daki fayton sorununu biz çözmedik mi? Sonra oraya bir ulaşım planı yapmadık mı? O ulaşım planı sonrasında elektrikli araçlarıİBB Adalar’a getirmedi mi? Peki, siz ne yaptınız? 15 gün süreyle o elektrikli araçlara ruhsat vermediniz, engellemeye çalıştınız. Tarih bunları unutuyor mu sanıyorsunuz? Dolayısıyla AKP iktidarından İstanbul’un bekleyeceği olumlu bir hamle yoktur. Ama ne vardır, onu da söyleyelim: Kanal İstanbul’u Erdoğan yapmak istiyor, onun memuru da Murat Kurum. Murat Kurum, adeta Kanal İstanbul için yanıyor, tutuşuyor. Kanal İstanbul’un doğusunda ve batısında yaklaşık 2 milyon kişinin yerleşeceği yeni 2 kent kurmaktan bahsediyorlar. Aklı başında herkes, İstanbul’un sorunlarınıçözmenin oraya yeni nüfus taşımamakla başlayacağını bilir. Eğer 10 değil, 50 tane metro hattı da yapsanız; İstanbul’a yeni nüfus çekmeye yönelik saçma projelerinize devam ettiğiniz sürece İstanbul’un kaotik yapısının çözüme kavuşturulabilmesi mümkün değildir.

"İSTANBUL, BAŞINA GELENLERİ VE BAŞINA GELENLERİ KİMİN GETİRDİĞİNİ BİLMEKTEDİR”

Demek ki bir tarafta İstanbul’u hem muhafaza eden hem koruyan hem geliştiren bir yapı var. Diğer tarafta da beton ekonomisine devam etmeye çalışan bir yapı var. Bütün bu hengame içerisinde Murat Kurum’un adaylığını duyurdular. Sayın Ekrem İmamoğlu’nun söylediği gibi, ‘Biz, İstanbul’da karşımızda kimin olduğunu biliyoruz. Nasıl 2019’da yalnızca Binali Yıldırım yarışmadıysa, birileri siyah çakarlı araçlarıyla İstanbul’a mitil atmaya gelip ertesi gün döndülerse, İçişleri Bakanıİstanbul’un her ilçesinde her gün miting yaptıysa, Cumhurbaşkanı son 20 gün alana inerek doğrudan çalıştıysa, bizim kazandığımız seçimi ‘Gönül belediyeciliği kazandı’ diye gece yarısı afişlerle kenti nasıl donattılarsa, mazbatamızı nasıl vermedilerse, verilmiş mazbatayı nasıl iptal ettilerse, seçimi nasıl iptal ettilerse ve arkasında o seçimi nasıl kaybettilerse yeni dönemde de benzer bir kader kendilerini beklemektedir. Şüphesiz, halkın iradesine hepimiz saygılıyız. İstanbul, başına gelenleri ve başına gelenlerin kimin getirdiğini bilmektedir. Buna göre halkın iradesi tecelli edecektir.

“MÜLKİYET HAKKI İHLAL EDİLMİŞ OLUYOR”

Kentsel dönüşüm bu memleket için son derece önemlidir. Çünkü ülkenin yerleşim yerlerinin neredeyse yüzde 80’nini deprem riski altında olduğu bir memleketten söz ediyoruz. Buraların kentsel dönüşüm adı altında hızlandırılması yapı stokunun dayanıklılığın arttırılması kentlerin dirençli hale getirilmesi hayati bir sorumluluktur ancak bunu yaparken hem hukuka bağlı kalmak hem vatandaşın mülkiyet hakkına etkili başvuru hakkına saygılı olmak gerekmektedir. 9 Kasım 2023 tarihinde 6306 sayılı Kanun’da bazı değişiklikler yaptılar. Bu değişikliklerle mevcut yapılaşmalarını bulunduğu alanları‘rezerv alanı ilan etme’ yetkisi Cumhurbaşkanı’na tanındı. Sizin evinizin bulunduğu alanı Cumhurbaşkanı bir gece yarısı Resmi Gazete’de ilan edecek. Size 90 gün içerisinde konutunuzu tahliye etmenize yönelik bir yazı geliyor. Üstelik de o Tebligat Yasası’nın emredici hükümlerine uyulmadan yapılıyor. Polis zoruyla buralar tahliye edilebiliyor. Bunun plan süreleri itiraz süreleri tümü genel hukuk sürelerinden ayrıştırılan yurttaş aleyhine olan bir yapıya dönüştürülüyor. Mülkiyet hakkı, ölçülülük ilkesi, etkili başvuru ilkelerinin tamamı ihlal edilmiş oluyor.

"KENTLERİMİZİN DİRENÇLİ HALE GETİRİLMESİİÇİN ÇALIŞIYORUZ ANCAK BURALARDAN BİRİLERİNİN RANT ÜRETMESİNİİSTEMİYORUZ”

Biz kentsel dönüşüm çalışmalarının hızlandırılması, konut stokunun dayanıklı hale getirilmesi, kentlerimizin dirençli hale getirilmesi için çalışıyoruz ancak buralardan birilerinin rant üretmesini istemiyoruz. İstanbul da Şehircilik Daire Başkanlığımız 15 ilçede 21 proje alanında çalışma üretmiş. Bugüne kadar 110 bin bina ziyaret edilmiş 35 bin binada tarama yapılmış. Yurttaşlara aylık 4 bin 500 TL kira desteği verilmiş ve 17 ilçemiz için mahalle bazında tsunami risk analizi ve eylem planı hazırlanmış. KİPTAŞ bugüne kadar 7 farklı ilçede 8 projeyi tamamlamış halen de 14 farklı ilçede 32 projeyi devam ettiriyor. Bunu yaparken de projelerin yapım süresine farksız olarak vatandaş borçlandırılmaktadır. Demek ki eğer doğru çalışırsanız amacımız ranta değil halka hizmet olursa her şekilde kentsel dönüşüm çalışmalarını hukuka, mülkiyet hakkına saygılı bir şekilde yürütüyorsunuz. Ya değilse geniş devlet olanakları elinizde olmasına rağmen maalesef elinizde sadece mağdurlar bırakıyorsunuz. Hatay’da dün konteynerde yanan vatandaşlarımıza Allahtan rahmet yakınların başsağlığı diliyorum.

MECLİS BAŞKANI KURTULMUŞ’A ÇAĞRI

Günaydın 8 parti 150’ye yakın milletvekilinin imzasıyla TBMM’yi yarın saat 15.00’te toplanmak üzere olağanüstü toplantıya çağırdıklarını belirterek, “İçtüzüğün hükmü Meclis Başkanlığı’nın bu çağrıya 7 gün içerisinde bir yanıt vermesine amirdir. Bugün konuştuğum Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş yarın yazılı bir yanıtın tarafımıza ileteceğini söylemiştir. O yanıta göre Meclis’in toplanıp toplanmayacağını göreceğiz ve biz de kendi tavrımızı belirleyeceğiz” dedi.

"MURAT KURUM NEDEN ADAYLIK AÇIKLAMASINDA KANAL İSTANBUL’DAN BAHSETMİYOR?”

Günaydın açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un AKP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı olması ile soruya şu cevabı verdi:

“Kanal İstanbul 2011 yılında mucize proje olarak tanımlanmıştır. Bugüne kadar 13 yıl geçti. Kanal İstanbul ile ilgili olmayan bir temel atma törenini Kanal İstanbul gibi gösterme dışında bir adım atılmadı. Bu ancak bizim gibi toplumlara özgü bir göz boyamadır. 12 yıldır hiçbir şey yapmadıkları gibi bu projeyle Türkiye’yi adeta oyalıyorlar. Erdoğan’ın büyük projesi buydu. Murat Kurum da bu projenin memuruydu. Murat Kurum neden adaylık açıklamasında Kanal İstanbul’dan bahsetmiyor? Bu aslında bir ikrardır. Türkiye’nin böylesine büyük sorunları varken ve bu sorunlar içerisinde büyük finansman ihtiyacı ortadayken Kanal İstanbul’a gömülecek bir para yoktur.

"CHP’NİN HİÇBİR BELEDİYE BAŞKANI BU NİTELİKSİZLİKTE OLAMAZ”

Erdoğan, ‘Bu bir devlet projesidir. İBB buna karşıçıkamaz.’ Yani şunu demek istiyor. ‘Sen 16 milyon İstanbullu tarafından seçilmiş olabilirsin. İstanbul’da ne proje yapılacağına ben karar veririm ve sen burada sesini bile çıkaramazsın.’ Bakın, Murat Kurum böyle bir belediye başkanı olabilir ama CHP’nin hiçbir belediye başkanı bu niteliksizlikte olamaz. İstanbul halkının ve Türkiye’deki tüm yurttaşlarımızın Kanal İstanbul gibi bir hayal projesine onay verecek güçleri takatleri kalmamıştır. Türkiye Sefalet Endeksi’nde dünyanın ilk 10’una; gıda enflasyonunda dünyanın ilk 3’üne girmiş memlekettir. Bunlarla memleketi oyalamaktan vazgeçin, halkın gerçek sorunlarına dönün, size Kanal İstanbul’u da yaptırmayacağız halkın iradesi senin böyle saçmalıklara girmene izin vermeyecek.

"TEK PARTİ DEVLETİNİN GÖRÜNÜMLERİ AKP’NİN BU HAKSIZ REKABETİNE KARŞI DURMAK KONUSUNDAKİ GÖRÜŞÜMÜZÜ KIRAMAYACAKTIR”

Biz, 2019 yılında ne yaşadıysak, 2023 yılının 14 ve 28 Mayıs tarihlerinde ne yaşadıysak 2024’ün 31 Mart’ında da aynışeyi yaşayacağımızı biliyoruz. Türkiye’nin bir yazılı hukuk tüzesi var ama bunun karşısında tek parti rejimi maalesef bütün vahşiliğiyle devam ediyor. Bir Adalet Bakanı, bir İçişleri Bakanı, bir Ulaştırma Bakanı bunların tamamı Türkiye’nin meri mevzuatında, seçimlerde tarafsız kalması gereken bakanlardır. Oysa bunlar, şimdiden taraflarını belli etmektedirler. Taraflarını ilan etmekte bir sakınca görmemektedirler. Bu ne anlama gelecek? Devletin uçakları, arabaları, yakıtları, maaşları, personeli, kolluk kuvvetleri, yargı kuvvetleri AKP’nin seçimi kazanması için bir tek parti devletinde görülebilecek ölçüde çalışmaya devam edeceklerdir. Ama şunu söyleyeyim: Bu yapı karşısında halkın gücü ve haklılığın gücü vardır. Dolayısıyla tek parti devletinin görünümleri de AKP’nin bu haksız rekabetine karşı durmak konusundaki görüşümüzü kıramayacaktır.

"CHP’DE İÇ KARIŞIKLIK YARATMAYA YÖNELİK ÇABALARI DİKKATLE İZLİYORUZ”

Tabii, yandaş medyanın faaliyetlerini de hep beraber izleyeceğiz. Dezenformasyonda Goebbelsvari taktikler devam ediyor. CHP’de iç karışıklık yaratmaya yönelik çabaları dikkatle izliyoruz. Ve bütün bunları adeta bir Türkiye manzarası olarak not ediyoruz. Ama tıpkı Berlin’e Rus tankları yaklaşırken savaşı kaybedeceğinin farkına varmayan Almanların kaderini, AKP’nin siyasi profesörleri de yaşayacaklardır.”

ANKA Haber Ajansı