YOZGAT’TA BAĞCILIĞIN GELİŞTİRİLMESİNE YÖNELİK ÇALIŞMALAR DEVAM EDİYOR

Yozgat'ta çiftçinin bir zamanlar önemli geçim kaynaklarından yaşüzüm üretiminin yeniden canlandırılmasına yönelik başlatılan çalışmalar hız kesmeden devam ettiriliyor. Türkiye’nin önemli tarım bölgesi Yozgat’a özgü sofralık yaşüzüm üretimini teşvik etmek, geliştirmek amacıyla 1991 yılında hazırlanan proje geliştirildi. Yozgat Bozok Üniversitesi tarafından yapılan alan taraması ile belirlenen özelliklere uygun bağçubuklarının yetiştirilmesi çalışmalarına başlanıldı.

SEYFİÇELİKKAYA

Yozgat'ta çiftçinin bir zamanlar önemli geçim kaynaklarından yaşüzüm üretiminin yeniden canlandırılmasına yönelik başlatılan çalışmalar hız kesmeden devam ettiriliyor. Türkiye’nin önemli tarım bölgesi Yozgat’a özgü sofralık yaşüzüm üretimini teşvik etmek, geliştirmek amacıyla 1991 yılında hazırlanan proje geliştirildi. Yozgat Bozok Üniversitesi tarafından yapılan alan taraması ile belirlenen özelliklere uygun bağçubuklarının yetiştirilmesi çalışmalarına başlanıldı.

Yozgat’ta bağcılığın gelişmesi noktasında yürütülen çeşitli projelere katkı sunmak amacıyla Yozgat Bozok Üniversitesi Ziraat Fakültesi tarafından da proje hazırlanıp uygulamaya konuldu. Yozgat Bozok Üniversitesi Ziraat Fakültesi tarafından hazırlanan proje ile bağcılığın modernize edilerek, canlandırılmasına yönelik başlatılan çalışmalar doğrultusunda yerel asma çeşitleri farklı Amerikan asmalarıüzerine aşılanıp, bölgeye uygunlukları belirleniyor.

"BAĞCILIĞIN GELİŞMESİÇALIŞMALARIMIZI SÜRDÜRECEĞİZ"

Tarım alanlarının büyüklüğü bakımından Türkiye’nin 5. büyük ili konumunda olan Yozgat’ta yaklaşık 6 milyon dekar alanda tarımsal üretim yapıldığı, bu arazilerin büyük çoğunluğunun tarla bitkilerine ayrıldığı, bağcılığın geliştirilmesi, yaygınlaştırılması ile bölge üreticisine ve ekonomiye büyük katkı sağlanabileceği kaydedildi. Yozgat Bozok Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Bağ Yetiştirme ve Islahı Bölümü Ana Bilim DalıÖğretim Elemanı Araştırma Görevlisi Dr. Selda Daler, alan taramasının ardından yerel asma çeşitlerini Amerikan asmalarına aşılayarak, yöreye uygun olanları belirlemeye çalıştıklarını söyledi. Daler, "Burada yürüttüğümüz bir proje kapsamında yerel asma çeşitlerini farklı Amerikan asmalarıüzerine aşılıyoruz. Bunların uyum kabiliyetlerini öğrendikten sonra Yozgat ilinde bağcılığın gelişmesi konusunda çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Bu amaçla ilk önce aşılama işlemini gerçekleştiriyoruz, daha sonra parafilme ve katlama uygulamalarımız var" dedi.

"YÖRE TOPRAKLARINA HANGİLERİNİN DAHA UYGUN OLDUĞUNA BAKACAĞIZ"

21 günlük kaynaşma sürecinin ardından fidanlar elde ettiklerini aktaran Araştırma Görevlisi Dr. Daler, şu bilgileri verdi:

"Elde ettiğimiz fidanlarda tutma oranını tespit edeceğiz. Yöre topraklarına hangilerinin daha uygun olduğuna bakacağız. Bunun üzerinden üretim yapmaya devam edeceğiz. Projemizin amacı Yozgat ilinde bağcılığı geliştirmektir. Onun için öncelikle yöreye uyum sağlayan anaçlarla çeşitlerimiz aşılamamız gerekiyor. Bizim kullandığımız yerel çeşitler. Buranın soğuk iklimine adapta olmuşçeşitler. Bu çeşitleri farklı anaçlar üzerinde kapasitelerini değerlendireceğiz. Hangisine daha iyi uyuştuğunu, daha iyi uyum sağladığına bakacağız. Bölge topraklarına hangisinin daha iyi uyum sağladığına bakacağız. Bu anaçları kullanarak, bunlarla üretim yapmaya devam edeceğiz. Yozgat ili toraklarının kireç içeriklerinin yüksek olduğunu biliyoruz. Organik madde kapsamının düşük olduğunu biliyoruz ki; çoğunlukla kurak topraklar oluştuğunu biliyoruz. Anaçlarımızı buna göre seçmeye çalıştık."

"50 FARKLI ÇEŞİT OLDUĞUNU TESPİT ETTİK AMA ASMALAR ÇOK VERİMSİZ"

'Filoksera zararlısı’ denilen zararlı nedeniyle Yozgat bağcılığının şu anda yok olma noktasına ulaştığının altınıçizen Daler, “Biz yöre bağlarını gezdiğimiz zaman yaklaşık 50 farklıçeşit olduğunu tespit ettik ama asmalar çok verimsiz durumda. Zaten gübreleme, bakım işlemleri aksatılıyor. Bunun dışında aşısız fidanlar yani direk yerli fidanlarla kendi kökleri üzerinde üretim yapılamadığı için ‘Filoksel’ adını verdiğimiz böcek, bitkilerin köklerini yiyerek çok fazla zarar veriyor. Bu yüzden yörede mutlaka aşılı asma fidanlarıyla modern bağcılığın yaygınlaştırılması gerekiyor. Bu amaçla da farklı anaçların denenerek, hangileri daha yumuşak, daha iyi uyum sağlar onların üretilmesi lazım” diye konuştu.

"YEREL ÇEŞİTLERİN ÇOĞALTILMASI YÖRE İÇİN DAHA İYİ OLACAK"

Daha önce bölgede farklı standart üzüm çeşitlerini dışardan getirip, denemelerine karşılık olumlu sonuç alamadıklarını bildiren Daler, açıklamasınışöyle tamamladı:

"Bölgenin vejetasyon süresi çok kısa. Son don tarihleri yakışık 5 Haziran'da, ilk don tarihleri de 30 Eylül civarında, yani 150 günlük bir süreç var, üzümün sürmesi ve olgunlaşması arasında. Bu yüzden çok geç süren ve de erken olgunlaşan çeşitler bizim için çok önemli. Ama standart çeşitler arasında bu çeşitler buna uyum sağlayabilecek çeşit çok bulunmuyor. Bu yüzden yerel çeşitlerin çoğaltılması yöre için daha iyi olacak diye düşündük. Bu amaçla daha önceki çalışmalarımızda bu üzüm çeşitlerinin tespiti, tanımıüzerine çalışmalar sürdürdük. Şimdi bunlar artık çoğaltmaya başlayacağız. Çoğaltma için öncelikle damızlık parselleri oluşturmamız gerekiyor. Yöre bağları artık o kadar verimsiz ki; kalem alabilme durumumuz çok zor oluyor. O yüzden önce kendi bağımızı tesis edeceğiz. Daha sonra bunlardan elde ettiğimiz kalemlerle üretimin devamını sağlayacağız."

ANKA Haber Ajansı

Gündem Haberleri