Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İzmir İl Koordinasyon Kurulu (İKK), geçen aylarda gerçekleştirdiği Direnen Kentlerde Adalet ve Demokrasi konulu 3. İzmir Kent Sempozyumu'nun sonuç bildirgesini açıkladı. Akdemir, benimsenmesi gereken temel ilkeler hakkında yerel yönetimlere çağrıda bulundu.
TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu, geçen aylarda gerçekleştirdiği Direnen Kentlerde Adalet ve Demokrasi konulu 3. İzmir Kent Sempozyumu'nun sonuç bildirgesini, İzmir Mimarlık Merkezi'nde düzenlenlediği basın toplantısında açıkladı.
“MÜCADELEYE DEVAM EDECEĞİZ”
TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu adına açıklamayıİKK Genel Sekreteri Aykut Akdemir yaptı. Akdemir, açıklamasının başında kent genelinde gerçekleştirilen yapılaşmaya dikkat çekerek “Uzun bir süredir İzmir ve çevresine ilişkin rant projeleriyle, İzmir'in doğal yaşam alanları yapılaşmaya açılarak, kent ve çevresinde paraya dönüştürülecek ne kadar alan varsa, sonuçlarına bakılmaksızın enerji yatırımları (JES, RES, Termik Santraller vb.), madencilik çalışmalarıyla, turizm bahanesiyle plansız bir şekilde yok edilmeye çalışılıyor. Bizler mühendis, mimar ve şehir plancıları olarak kentlerin, doğal yaşam ve tarım alanlarının, ormanların yanı sıra kent dokusunun ve kent kültürünün de gelecek kuşaklara aktarılacak biçimde korunmasının önemli olduğunu biliyor ve bunu her ortamda dile getiriyoruz. Bu konuda da mesleki uzmanlığımızın yanı sıra demokrasi ve hukuk çerçevesinde mücadelemizi sürdürüyoruz. Bu mücadeleyi, bugüne değin kentin tüm yaşam alanı savunucuları, demokratik kitle örgütleri, siyasi partiler ve kentin seçilmiş yöneticileri ile birlikte büyütmek için, bilgi, belge ve raporlarımızla her platformda sözümüzün sahibi ve takipçisi olmaya devam ediyoruz” dedi.
BELEDİYE BAŞKAN ADAYLARINA İKK'DAN ÖNERİ
Akdemir, 2024 seçimlerinde belediye başkan adayı seçilen belediye başkan adaylarına seslenerek önerilerini şu sözlerle dile getirdi:
“ Halkçı bir kent yönetimi, kentin her kesiminin mümkün olduğunca karar mekanizmalarına katılmasıyla mümkündür. Bu nedenle kent adına verilecek kararlarda kentlinin görüş ve önerileri mümkün olan en geniş biçimde alınmalı ve öneriler kararlara yansıtılmalıdır. Kente ilişkin yapılacak her türlü alt ve üst yapı yatırımlarında, öncelikle uzman meslek odalarından görüş alınmalı, büyük projelerde halkın ve demokratik kitle örgütlerinin görüşüne başvurulmalıdır. Sermaye kesimi yerine kentin önemli bir kısmını oluşturan yoksullara, emekçilere, dezavantajlı kesimlerin ihtiyaçlarına yönelik politikalar gözetilmelidir. Toplumun ihtiyacı olmayan ve kamuyu zarara uğratacak yatırımlardan kaçınılmalıdır. Yaşam alanlarını ve mülkiyet hakkını zapt etmek niyetiyle gerçekleştirilen her türlü kentsel dönüşüm uygulamalarında yurttaşın yanında yer alınmalı ve yerlerinden edilmeden, güvenli ve daha yaşanabilir bir çevreye kavuşmaları sağlanmalıdır. Su kaynaklarının, havanın kirlenmesine yol açacak, halkın sağlığını olumsuz yönde etkileyecek, kentin içinde yer alan doğal yaşamı yok edecek projelere izin verilmemelidir. Kent içi açık yeşil alanların mutlak korunması ve çoğaltılması sağlanmalı, açık yeşil alanların içerisinde ve altında, beton içeren hiçbir yapılaşmaya izin verilmemelidir. Merkezi yönetimin aldığı ve kamuyu zarara uğratacak kararlara karşı kentteki demokratik kitle örgütleriyle İşbirliği yapılarak hukuksal ve demokratik olarak tavır gösterilmeli, yağma politikalarıyla etkin bir mücadele yürütülmelidir. Belediye emekçilerinin kadrolu, güvenceli istihdamı esas alınmalı, liyakattan taviz verilmemeli, sendikaları tahakküm altına almaya çalışmadan eşit ilişki kurulabilmelidir. Sendikaların ve demokratik kitle örgütlerinin İzmir'de yerel demokrasinin gelişiminin bir parçası olduğu bilinmelidir. Seçilen yöneticiler; bulunduğu makamı kendi siyasi çıkarları için kullanmadan, belediyeyi şirket gibi görmeden, yargı kararlarına uyarak görev yapmalıdırlar.”
Akdemir, konuşmasını“TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu olarak, yukarıdaki ilkeler çerçevesinde, kentimizi hedefleyen yağma politikalarına karşı bu kentte yaşayan yurttaşlar olarak en önemli görevimizi "İzmir'in kimliği, kültürü ve doğal yaşam alanlarıyla gelecek kuşaklara aktarılabilmesinin sağlanması" olarak görüyoruz” sözleriyle bitirdi.
ANKA Haber Ajansı