Özgür Özel Bilecik’te... “Bilecikliler Oyun İçinde Oyuna, Bilecik’e Yapmış Oldukları Kumpasa Dur Diyecek”

CHP Genel BaşkanıÖzgür Özel, “Bilecik; haksızlığa, hukuksuzluğa, milli iradenin gasbına, verdiği karara direnmeye ya da onu manipüle etmeye hiç tahammül etmedi, bundan sonra da etmeyecek. Bilecikliler, bu sefer yapılan oyuna, oyun içinde oyuna ve birileri birbiriyle koyun koyuna Bilecik’e yapmış oldukları kumpasa 31 Mart günü dur diyecek" diye konuştu.

CHP Genel BaşkanıÖzgür Özel, “Bilecik; haksızlığa, hukuksuzluğa, milli iradenin gasbına, verdiği karara direnmeye ya da onu manipüle etmeye hiç tahammül etmedi, bundan sonra da etmeyecek. Bilecikliler, bu sefer yapılan oyuna, oyun içinde oyuna ve birileri birbiriyle koyun koyuna Bilecik’e yapmış oldukları kumpasa 31 Mart günü dur diyecek" diye konuştu.

CHP Genel BaşkanıÖzgür Özel, Bilecik’te halk buluşması programına katıldı. Özel’e; Genel Başkan Yardımcısı ve Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka, Bilecik Belediye Başkan Adayı Melek Mızrak Subaşı, Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün, İl Başkanı Ali Özdemir eşlik etti.

CHP Lideri Özel’in burada yaptığı konuşmadan öne çıkanlar şöyle:

“BİR EMEKLİ KENTİNDE OLDUĞUMUZU BİLİYORUM. BURADAN SESİMİZİ ANKARA’YA DUYURMAYA GELDİK”

“Önemli sorunları, önemli sıkıntıları olan bir kentte olduğumuzu biliyorum. Asgari ücretle çalışan nüfusun genel ücretlilere oranının en yüksek olduğu şehirlerden birinde olduğumuzu biliyorum. Emekli oranının çok yüksek olduğu, adeta bir emekli kentinde olduğumuzu biliyorum. Buradan sesimizi Ankara'ya duyurmaya geldik, bunun da bilinmesini istiyorum. Bir yanda Ankara, bir yanda İstanbul, bir yanda Bursa, bir yanda Eskişehir... Hepsi Türkiye'nin en gelişmişşehirleri ancak hepsinin aracsnda, hepsinden istifade etmesi gereken Bilecik'in buradaki mağduriyetinin farkındayız. Üniversite öğrencilerinin barınma sorunu var, farkındayız. Konut ve kira sorunu var, farkındayız. Bölgesel teşvik kapsamına alınmasıyla ilgili beklentiler uzun süredir erteleniyor, farkındayız. Sadece Bilecik Merkez’in değil, Gölpazarı ilçesinde verimli arazilerinin sanayiye açılmasının yarattığı rahatsızlığı, tahribatı ve Bilecik'in tarımı için ortaya çıkan tehlikenin farkındayız. Pazar yerinde ranta dönük toprak bütünleştirmelerinin ve birilerine pazar yerinin topraklarının peşkeşçekilmesinin farkındayız. Bu topraklar üzerinde yaşayan herkesin kendi olması, herkesi bağrına basması gerekirken yerel iktidarın aşırı siyasallaştırması yüzünden orada yaşanan kutuplaştırmanın, gerçek benliğinden koparılmaya çalışılmasının üzüntüsü içindeyiz.

“CUMHUR İTTİFAKI’NIN DÜĞMESİNE BASMASIYLA VE ÜÇ TANE DOST ATEŞİYLE BİLECİK’İN İRADESİNE BÜYÜK BİR HAKSIZLIK YAPILDI”

Erzincan'da yaşanan İliç’teki felaket beraber gördük. Birileri paralarıüst üste istif etsin diye toprağın istiflenmesine, koca dağların oluşmasına ve sonra emekçileri yok etmesine hep birlikte şahit olduk. Burada Muratdere mevkinde kurulan maden ocağında da aynı yöntemin kullanıldığının, siyanür kullanıldığının, bunun doğayı, yer altı sularını kirlettiğinin ve her zaman felaketi çağırdığının, bu büyük tehlikenin farkındayız. Ve bu süreçte tümü genel iktidarın sorunları olan bu meselelerin tam ucundan tutmuşken -örneğin biraz önce beni de ziyaret ettiğim Şeyh Edebali Türbesi’nin yolu yıllar sonra yakışan bir hale gelmişken, tam öğrencilerin barınma sorununa ilişkin yurtlarla ilgili projeler hazırlanmışken, tam kente bir kadın eli değmişken- inanamadığımız bir şekilde büyük bir hazımsızlık, geçmişte kendi hatalarını kimseye, savcılara bırakmadan biz affetmediğimiz için bizim haksızlığa, hırsızlığa, asla ve asla yolsuzluğa tahammülümüzün olmadığı için, adeta kendi kusurları, kendi hataları, kendi günahları duruyorken sırf önceki partisinden intikam alırcasına Cumhur İttifakı'nın düğmesine basmasıyla ve maalesef üç tane de dost ateşiyle Bilecik'in iradesine büyük bir haksızlık yapıldı.

“BİLECİKLİLER OYUN İÇİNDE OYUNA, BİRİLERİ BİRBİRİYLE KOYUN KOYUNA, BİLECİK’E YAPMIŞ OLDUKLARI KUMPASA DUR DİYECEK”

Bilecik’te tam Melek Başkanımızın adaylığını ilan ettiğimiz gün, birisi yargılandığı dava yüzünden başkanlıktan uzaklaştırılmışken şunu açık söyleyeyim: Partimizin tavrı devletten önce duyduk. Devletten önce harekete geçtik. Cezasını kestik, partimizden ayırdık. Aklı sıra bunun intikamını almak için istifa edip mecliste yeniden oylamanın önünü açanlar ve dost ateşiyle bizi yaralayanlar çok yanlış bir işin içine girdiler. Ama sayılı gün kolay geçer. Bilecik; haksızlığa, hukuksuzluğa, milli iradenin gasbına, verdiği karara direnmeye ya da onu manipüle etmeye hiç tahammül etmedi, bundan sonra da etmeyecek. 1999, Yaşar Tüzün’ün kazandığı belediye seçimini, katakulliyle iptal ettiler. Partimiz baraj altında, 45 gün sonra yeni seçim, partide üzüntü, büyük bir şaşkınlık, kampanya yapmak güç, o fırsatta belediyeyi elimizden alacaklardı. Ama Bilecikli dedi ki ‘İrademi çaldırmam, irademe dokundurmam.’ Gereğini o gün yaptı. Şimdi aynı Bilecik, bundan 5 yıl önceki seçimde altı okun altına mührü basan Bilecik, belediye meclisinde CHP’ye mührü basan Bilecikliler, bu sefer yapılan oyuna, oyun içinde oyuna ve birileri birbiriyle koyun koyuna Bilecik’e yapmış oldukları kumpasa 31 Mart günü dur diyecek. Bir yandan, hepimiz 31 Mart akşamı televizyonlarımızın başında elbette kendi illerimize bakacağız. Bütün Türkiye İstanbul'a bakacak, Ankara'ya bakacak ama bir cumhuriyet kadınına, bir cumhuriyet kentinin tercihine, bir cumhuriyet kentinin milli iradesinin çalınmasına ve siyasi yankesiciliğe karşı Bilecik evladına nasıl sahip çıkacak, hep beraber o gece televizyonlarda göreceğiz. Melek Mızrak Subaşı, sizlerin sıcak, şefkatli, dayanışmacı elinizi deprem bölgesine götürerek hepimizin ve tüm Türkiye'nin gönüllerinde yer etmiştir. Kendisini kutluyorum ve ona yolun açık olsun diyorum.

“AYM, AYNI DANIŞTAY GİBİ‘DEVLET MEMURLARINI AYIRMAZ. SENDİKA SEÇME ÖZGÜRLÜĞÜNÜN ÖNÜNE ENGEL KOYAMAZSINIZ’ DEDİ”

Devlet memurlarının hepsi bilir, en büyük yetkili sendika sözleşme yapıyor. Bu sendika, devlet memurları için yaptığı sözleşmede, toplu sözleşme ikramiyesi diye 345 liralık bir ek ödeme koyuyor. AK Parti geldikten sonra birtakım yönlendirmelerle, baskılarla, tercih edebilmek için oraya kayıt olma zorunluluğuyla adeta o sendikaya yönlenen ve üyesi çok olan sendika kendine göre yazmış: ‘Benim üyelerimi alır, başka memur alamaz.’ Memurlar isyan etti. Bunu Danıştay'a götürdüler. Danıştay anında iptal etti. ‘Sendika seçme özgürlüğü diye bir şey var. Herkes seni seçecek diye bir şey yok. Senin üyene devletin cebinden para, ödül; memura yok. Olmaz öyle şey’ dedi. İptal etti. Bu utançla oturacaklarına, o sendika dosyaları aldı, AK Parti'nin kapısına gitti. Dediler ki, ‘Siz bunu kanuna koyun.’ Konuştuk, yapmayın dedik. Devlet memuru arasında ayrımcılık yapar mı dedik? Kimin hangi sendikaya tabi olduğundan sana ne dedik. Dinletemedik. Kanuna koydular. Yüzde 2’nin altındaki sendikalara 345 lira o memurlara ödenmez. Ne yapacak CHP? Bu haksızlığa karşı alamayan memurlar alsın diye Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) gittik. Dün AYM aynı Danıştay gibi, ‘Böyle rezalet olmaz. Devlet memurlarını ayırmaz. Sendika seçme özgürlüğünün önüne engel koyamazsınız. Bunu düzeltin, herkes alsın’ dedi.

“EY YANDAŞ SENDİKA MERTSEN ‘TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİİKRAMİYESİNİ HERKES ALACAK’ YAZARSIN”

Bugün ne oluyor biliyor musunuz? Hisseli harikalar kumpanyası. Devletin tüm imkanlarını hisse hisse arasında paylaşan yandaşların şimdi de sendikaya çıkmış: ‘CHP AYM’ye gitti. Düzenlemeyi iptal ettirdi. CHP yüzünden memurlar 345 liradan oldu.’ Allah'tan korkun. AYM diyor ki bu düzenleme eşitsiz, bu parayı herkese verin. Ey yandaş sendika, eğer mertsen, şu kadar utanmak varsa, şu kadar hukuktan nasibini almışsan, toplu iş sözleşmesini herkes alacak yazarsın, bu iş biter. Yok yapmıyorsan Recep Tayyip Erdoğan, eğer sende şu kadar vicdan varsa gelin, yarın Meclis’i toplayalım, bütün memurlara 345 lirayı verelim. Eşitlik için yaptık. Hakkaniyet için yaptık. Senin yandaşının kul hakkı yemesine, yedirmesine engel olmak için yaptık.

“BİR YANDAN KUL HAKKI YİYENLER, BİR YANDAN DA HİÇBİR ŞEY YİYEMEYENLER VAR”

Bir yandan kul hakkı yiyenler var, bir yandan hiçbir şey yiyemeyenler var. 2023’te et ithalatı rekor kırdı. Bir yılda 34 bin ton et ithal edildi. 10 yılda 7,2 milyar dolarlık canlı hayvan geldi. Ve sonuç, et fiyatları geçen sene bütün dünyada yüzde 10 artarken Türkiye'de yüzde 85 arttı. Ve şimdi Ramazan; insanlar, emekliler sofralarına koyacak et bulamıyorlar. Emekli ikramiyesine bakarsak önümüz mübarek Ramazan Bayramı, 30 gün oruç tutulacak, sonra bayram yapılacak. Emeklinin sofrasından, mutfağından, dolabından, kursağından sırf emekli ikramiyesinin enflasyona ezdirilmesiyle 16 kilo kıyma çalındı. 31 Mart önünde sandık var. Bu kadar yoksulluğa, bu kadar yokluğa, bu kadar zamma, bu kadar enflasyona, bu kadar yok sayılmaya, bu kadar aşağılanmaya, bu kadar devletin seni unutmasına karşı 31 Mart'ta gücünü gösterme zamanı. Uzun yıllar, asgari ücretten vergi aldılar. Kavga dövüş, vergiyi kaldırdık. Şimdi maaşı her geçen gün azalıyor insanların. Sebebi vergi adaletsizliği. Asgari ücreti vergi hesaplama dilimlerinde de kullanıyorlar. Bunun için kanun teklifleri veriyoruz, dinlemiyorlar. Evi olmayan, 17 bin lira maaş alan bir asgari ücretlinin bundan sonraki süreçte bırakın geçinmeyi, çoluğunu, çocuğunu okutmayı, artık nefes alacak hali kalmadı. Buna karşı Bilecik'ten, bütün emeklileri, bütün emekçileri, bütün esnafları, bütün çiftçileri, bütün yoksulları ve bu ülkede artık bu düzen yetti canıma diyen herkes mücadele etmeye, direnmeye itiraz etmeye davet ediyorum.

“ÇİFTÇİYİ YENİDEN MİLLETİN EFENDİSİ YAPMAK İÇİN CHP’Lİ BELEDİYELERİ BAŞA GETİRMEK LAZIM”

Türkiye'de geçtiğimiz yıl küçülen tek sektör tarım oldu. Ve çiftçinin bankalara borcu, bir yılda tam yüzde 88 arttı. 20 yılda 3 milyon hektar alanımız, yani Belçika kadar toprağımız ekilemez, dikilemez hale geldi. Ve milletin efendisi olarak gördüğümüz çiftçiler perişan oldular. Şimdi en büyük sorunları mazot. Çünkü milletten yetki isteyen, enflasyonu düşüreceğim, doları düşüreceğim, dolayısıyla mazotu benzini, hayat pahallığını düşüreceğim diyen Recep Tayyip Erdoğan, 28 Mayıs günü görevi aldığında mazotun litresi 19 liraydı. Bugün çiftçi 42 liradan mazot kullanmak zorunda. Ne tarlasını ekerken, biçerken ne de ürününü satmaya götürürken mazot fiyatları yüzünden asla ve asla para kazanamıyor. Ürünler tarlasında kalıyor. Yeniden çiftçiyi milletin efendisi yapmak için CHP’li belediyeleri başa getirmek, çiftçi destek programlarını, kırsal kalkınma programlarını hayata geçirmek lazım. Bunun için de Bilecik'teki, Marmara'daki, İç Anadolu'daki, Karadeniz'deki, Ege'deki, Akdeniz'deki çiftçilerin desteklenmeri lazım. Çiftçileri de 31 Mart'ta dayanışmaya ve iktidara itiraz etmeye davet ediyorum.

“TAYYİP BEY’E ALLAH SELAMET VERSİN. BELEDİYELERİN UÇAK FABRİKALARININ OLDUĞUNU SANIYOR”

Tayyip Bey, bir yanıt bekliyormuş. Diyor ki ‘Savunma sanayisini şuradan aldık, buraya getirdik. Bunlar niye yapmadılar?’ Tayyip Bey’e Allah afiyet versin, selamet versin. Belediyelerin uçak fabrikalarının olduğunu sanıyor. Belediyelerin İHA, SİHA fabrikalarının olduğunu sanıyor. Ama illa bir cevap bekliyormuş, o zaman şunu söyleyelim: Tayyip Bey, o zaman götürdüler demeyeceksin. Getirdiler diyeceksin. CHP'li belediyeler hizmeti, dayanışmayı, adaleti, sevgiyi, huzuru getirdiler. Bir şeyi götürdüler: İstanbul'un üstünde senin içinde olan helikopterin arsaları parsel parsel Arap şeyhlerine, Katar emirlerine satmasını bitirdi CHP'li belediyeler. Ankara’nın parsel parsel satılmasını, FETÖ'ye peşkeşçekilmesini bitirdiler. CHP’li belediyeler talanı, israfı bitirdiler.

Cumhur İttifakı'nı görmek lazım. Ona karşıda bir şey örmek lazım. AK Parti ile MHP, bunlar küfrediyor, tehdit ediyor, şantaj yapıyor. Ordu'ya gidiyorlar. ‘Bize oy yoksa doğal gaz yok’ diyorlar. Tayyip Bey sen ne zaman Çankaya’dan oy aldın da Çankaya'ya doğal gazı getirdin. İzmir Karşıyaka'ya doğal gazı kim getirdi? İstanbul Beşiktaş'a, Aydın Efeler’e, Muğla'ya, kim getirdi? Bu tehdit eden, kötü konuşan, önüne gelene terörist diyen, iftira atan bir hale dönüştüler. Çünkü korkuyu örgütlemekten başka şansları yok. Umudu örgütleyemiyorlar. Sevgi dolu cümleler kuramıyorlar. Korkutmaya çalışıyorlar.”

ANKA Haber Ajansı

Ekonomi Haberleri