İzmir Öğrenci Dayanışması, Nitelikli Barınma Ve Beslenme Hakkı İçin Yürüdü: “Ölmeye Değil Okumaya Geldik”

İzmir’de öğrenciler, nitelikli eğitim, beslenme ve barınma hakkı için yürüdü. “Ölmeye değil, okumaya geldik” diyen öğrenciler, “Saray iktidarının ‘kaza-kader’ diye sunmaya çalıştığışeyin, esasında para ve rant uğruna alınmayan basit önlemler sonucu gerçekleşen bir cinayet olduğunu söyledik. İki günde bir yaşanılan öğrenci intiharları, içine hapsedilmeye çalışıldığımız karanlığın sonucu. Evet, ederi üç kuruş olan önlemler alınmadığı için öğrencilerin öldüğü, hayatta kalanların ise umutsuz bir karanlığa hapse

HABER: SULTAN EYLEM KELEŞ - KAMERA: KERİM UĞUR

İzmir’de öğrenciler, nitelikli eğitim, beslenme ve barınma hakkı için yürüdü. “Ölmeye değil, okumaya geldik” diyen öğrenciler, “Saray iktidarının ‘kaza-kader’ diye sunmaya çalıştığışeyin, esasında para ve rant uğruna alınmayan basit önlemler sonucu gerçekleşen bir cinayet olduğunu söyledik. İki günde bir yaşanılan öğrenci intiharları, içine hapsedilmeye çalışıldığımız karanlığın sonucu. Evet, ederi üç kuruş olan önlemler alınmadığı için öğrencilerin öldüğü, hayatta kalanların ise umutsuz bir karanlığa hapsedilmeye çalışıldığı bir ülke burası” açıklamasını yaptı.

İzmir Öğrenci Dayanışması, “Nitelikli eğitim, beslenme, barınma hakkımız için alanlara! Zeren’in hesabını soracağız! Ölmeye değil, okumaya geldik!” diyerek eylem yaptı. Alsancak Penguen Kitabevi önünde, “Ölmeye değil, barınmaya geldik” pankartı arkasında bugün bir araya gelen onlarca öğrenci, “Yemekhanelerde denetim yapılsın”, “Öğrenciler denetim sürecine dahil edilsin” dövizlerini taşıdı, sık sık “Katil KYK hesap verecek”, “Katillerden hesabıöğrenciler soracak”, “Yaşasın öğrenci dayanışmamız” sloganlarını attı.

“ÖĞRENCİİNTİHARLARI, İÇİNE HAPSEDİLMEYE ÇALIŞILDIĞIMIZ KARANLIĞIN SONUCU”

Türkan Saylan Kültür Merkezi önüne kadar yürüyen İzmir Öğrenci Dayanışması adına basının metnini Rohat Ayaz okudu. Ayaz açıklamada şunları söyledi:

“Aydın’da, bir devlet yurdunda düşen asansör Zeren’i aramızdan aldı. Bir arkadaşımız daha, büyük umutlarla geldiği üniversitede yaşamını yitirdi. Asansörün bakımlarının yapılmadığı, aylardır ifade edilen şikayetlerin ise ciddiye alınmadığı ortaya çıktı. Ortaya çıkan bilgiler bir kez daha, öğrencilerin canının üç kuruşluk masraftan daha değersiz görüldüğünü gösterdi. Zeren’i yaşamdan kopartan ne basit bir olay ne de bir kaza, bile bile yaşanmış bir cinayettir. Ülkenin dört bir tarafında sokaklara çıktık. Arkadaşımızın göz göre göre gelen ölümünün acısını haykırdık. Farklı illerde, okullarda, yurtlarda olsak da biliyoruz ki sorunlarımız aynı. Hemen hiçbirimiz sağlıklı ve güvenli koşullarda barınamıyor, beslenemiyoruz. Nitelikli, bilimsel bir eğitim hakkından mahrumuz. Açlıkla, yoksullukla, işsizlikle, yetmediği yerde ise baskıyla terbiye edilmeye çalışıyoruz. Üniversitelerde, yurtlarda, meydanlarda günlerce sesimizi yükselttik, taleplerimizi haykırdık. Saray iktidarının “kaza-kader” diye sunmaya çalıştığışeyin, esasında para ve rant uğruna alınmayan basit önlemler sonucu gerçekleşen bir cinayet olduğunu söyledik. İki günde bir yaşanılan öğrenci intiharları, içine hapsedilmeye çalışıldığımız karanlığın sonucu. Evet, ederi üç kuruş olan önlemler alınmadığı için öğrencilerin öldüğü, hayatta kalanların ise umutsuz bir karanlığa hapsedilmeye çalışıldığı bir ülke burası. Ancak buradan bir kez daha haykırıyoruz. Bu karanlık er ya da geç parçalanacak. Geleceğin eşit ve özgür toplumu hep birlikte, omuz omuza yaratılacak.

“BARINAMAYAN GENÇLER GELECEKSİZLİK İÇİNE İTİLİYOR”

Adına kapitalizm dedikleri bir düzende yaşıyoruz. Yaşamın her alanında olduğu gibi eğitim de bu düzeni yönetenlerin ideolojik, politik, kültürel ve elbette ekonomik ihtiyaçlarına göre şekilleniyor. Eğitimin içeriği gerici, anti-bilimsel ve ezberci yaklaşımlarla boşaltılırken, bir bütün olarak eğitim piyasa koşullarının hüküm sürdüğü bir sektör olarak işletiliyor. Kapitalist düzende eğitim toplumsal bir gereksinim ve temel bir insani hak olarak değil, parası olanın yararlanabileceği bir ayrıcalık olarak görülüyor. Bugün AKP’nin temsil ettiği bu zihniyete göre, eğitim şirketlerin iştahını kabartan büyük bir “pazar”, milyonlarca öğrenci ve ailesi müşteri durumundadır. Ve üniversitelerimizde yaşadığımız sorunların tamamı bu zihniyetin ürünüdür. Aynı zihniyet kendi yarattığı krizlerin faturasını emeğiyle geçinen milyonların sırtına yıkmaya çalışıyor, açlık, yoksulluk ve sefaleti derinleştiriyor. Barınamayan, beslenemeyen, temel eğitim hakkından mahrum gençler geleceksizlik içine itiliyor.

Yaşam koşullarımızın iyileştirilmesini talep ettiğimiz bu süreçte, yeni dönem KYK bursuna yapılan zammı açıklayan AKP adeta öğrencilerle alay ediyor. Açlık sınırının 14 bin TL'ye dayandığı bu derin ekonomik kriz şartlarında yapılan bu zam kabul edilebilir değildir. Mehmet Şimşek şirketlerin 8 trilyonluk vergi borcunun silineceğini açıklarken, öğrencilere bütçe ayrılmamasını protesto ediyoruz ve haykırıyoruz; ekonomik krizi biz yaratmadık bedelini de biz ödemeyeceğiz”

İzmir Öğrenci Dayanışması basın açıklamasının sonunda taleplerini şöyle sıraladı:

- Nitelikli ve ücretsiz barınma, beslenme koşulları derhal sağlanmalıdır!

- Eğitim her düzeyde eşit, parasız, bilimsel olmalıdır!

- Üniversitelerimizde var olan baskı uygulamalarına son verilmelidir!

- Asansör denetimleri tekrar mimar ve mühendis odalarına devredilmelidir!

- Tüm öğrencilere yetecek sayıda yurt inşa edilmelidir!

- İnsanca yaşamaya yetecek ve enflasyon karşısında erimeyecek KYK bursu sağlanmalıdır!

- Zeren’in yaşamını yitirmesine neden olan sorumlular hesap vermelidir!

- Tüm sıra arkadaşlarımızı taleplerimiz etrafında birleşmeye, haklarımız, geleceğimiz ve özgürlüğümüz için omuz omuza mücadele etmeye çağırıyoruz.

ANKA Haber Ajansı

Ekonomi Haberleri