CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol, “Bu bütçe tamamen, depreme yönelik bir bütçe olmalıydı. 2024 bütçesinin önemli konularından birisi deprem öncesi alınacak tedbirlerle ilgili bütçenin doğru planlanmasıydı. İstanbul’da bir deprem olduğu zaman, bu deprem yalnızca İstanbul’da yaşayanları etkilemeyecek. Sanayi çökecek, ekonomi çökecek, yaşamsal kaygılar olacak” dedi.
CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol, TBMM Genel Kurulu’nda; Cumhurbaşkanlığı bütçesi üzerinde konuştu. Erol, şunları söyledi:
“Türkiye’deki bütün hükümetlerin bir bütçe mantığı, kurgusu ve önceliği vardır. Türkiye’de şu anda bana göre, ben depremi yaşayan bir ilin milletvekili olarak bunu anlatıyorum, en öncelikli sorunumuz, deprem. Bilim adamlarımız sürekli uyarıyorlar. Tunceli-Bingöl hattının hareketliliği ile ilgili deprem uyarıları var. İnanın, Elazığ’da deprem sürecini; kamu kaynaklarının en doğru şekilde kullanıldığı bir süreci yaşadık. Ama bir deprem olmadan önce alacağınız tedbirler, deprem sonrasında yapacağınız yatırımların 10’da biridir.
Deprem bölgelerinin ayağa kaldırılma süreci ile ilgili bütçeden harcanacak paranın yaklaşık 120 milyar dolar olduğu düşünülmekte. Ben bunun da ötesinde olduğunu düşünüyorum, 200 milyar dolara yakın bir bütçeye ihtiyaç var. Yalnızca deprem olduğu anda yarattığı hasarla değerlendirmek doğru değildir. 2020 yılında Elazığ’da bir deprem yaşadık. TOKİ, inanılmaz başarılı işler yaptı. Milletvekili olarak önce eleştirdim, 25 bin konut yapıldı. Ama sonra 6 Şubat depreminden sonra gördük ki, o konutlar yapılmamış olsaydı, Elazığ’da bir enkaz ile karşılaşabilirdik. Ama 2020 yılının deprem sürecinin, artçı depremlerle birlikte mağduriyetlerini yaşıyoruz.
Deprem olduktan sonra Afet Bölgesi ilan edilir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın, AFAD yetkililerinin teknik personelleri; ağır, orta ve az hasarlı binaları tespit eder. O anki tespitlere göre; ağır hasarlı binalar yıkılır, TOKİ tarafından AFAD’ın eşgüdümü ile konutlar yapılır. Her artçı depremden sonar orta hasarlı binalar ağır hasarlıya dönüyor; hafif hasarlı binalar da orta hasarlıya dönüyor.
Bu bütçe tamamen, depreme yönelik bir bütçe olmalıydı. 2024 bütçesinin önemli konularından birisi deprem öncesi alınacak tedbirlerle ilgili bütçenin doğru planlanmasıydı. İstanbul’da bir deprem olduğu zaman, bu deprem yalnızca İstanbul’da yaşayanları etkilemeyecek. Sanayi çökecek, ekonomi çökecek, yaşamsal kaygılar olacak. O kenti ayağa kaldırma şansınız yok. Mümkün değil. İstediğiniz kadar binaları yenileyin, kentsel dönüşüm yapın. Bununla depreme yönelik bir tedbir alma şansınız yok. Elazığ’da, mağdur olacak insanların sayısını nüfus yoğunluğu düşürmediğiniz sürece, alacağınız hiçbir tedbir, çözüm odaklı bir tedbir değildir.
Öncelik olarak, İstanbul ve deprem bölgelerinde nüfus yoğunluğunu düşürmediğiniz sürece, insanları büyükşehirden kırsala yönlendirmediğiniz sürece, daha güvenli alanlara göndermediğiniz sürece yerinde dönüşümler de çok sağlıklı olmayacak.
Bir bütçenin büyük olması, yurttaşlık haklarının özgürleşmesi değildir. Büyük kamu binalarının olması, o ülkenin ekonomisinin gelişmesi demek de değildir. Bir ülkenin yurttaşlık haklarının gelişkin olması; devletin sosyal devlet olması ve yurttaşlarının özgürlük alanları ile ilgili Anayasal güvencelerinin olmasıdır. Deprem sonrası insanlarının haklarının, hukuklarının, mülkiyet haklarının korunması da bir anayasal hak olmalıdır.”
ANKA Haber Ajansı