CHP ve DEM Parti yöneticileri Malatya'da deprem anma etkinliklerine katıldılar. DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, "Cumhurbaşkanı Erdoğan 2003’te Bingöl’de "kırılan fay hattı değil, yönetenlerin ar damarları" demişti. "Bu bir kader değil" demişti. Şimdi biz soruyoruz Erdoğan’a kırılan nedir? Evet, 21 yıllık iktidarın bence ar damarlarıdır. Bu bir kader değil ihmaldir. Bu ihmalde sorumlu bulunan herkesin yakasından tutacağız. Hesap soruncaya kadar DEM Partisi olarak mücadelemizi devam ettireceğiz. Malatya halkıyla dayanışma içerisindeyiz. Olmaya devam edeceğiz" dedi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen, “Bu felaket bahsedildiği gibi ‘asrın felaketi’ değildi çünkü biliyoruz ki birçok ülkede buna benzer afetler yaşanıyor, fakat bu sonucu Türkiye’de olduğu gibi Malatya’da ve birçok ilimizde olduğu gibi bu kadar ağır bir tabloya sebep olmuyor. Ne yazık ki günlerce bir yardım gelmedi. Günlerce insanlarımız buraya bir araç gelebilsin diye, bir yardım gelebilsin diye yardım çığlıkları eşliğinde hayatlarını kaybettiler” diye konuştu.
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinin birinci yılında Malatya 6 Şubat Platformu tarafından, depremde hayatını kaybedenler için bugün "sessiz yürüyüş" düzenlendi. Paşaköşkü Mahallesi Yüzüncü Yıl Kavşağı'ndan başlayan yürüyüş, Emeksiz Caddesi'nde sona erdi. Yürüyüşe; DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen, CHP milletvekilleri Veli Ağbaba, Şeref Arpacı, Okan Konuralp, Türker Ateş, Rahmi Aşkın Türeli ve PM üyesi Armağan Erdoğan’ın yanı sıra çok sayıda vatandaş katıldı.
"NEREDE O MİLYARLARCA PARA"
Anma yürüyüşünün ardından 6 Şubat Platformu adına konuşan Eğitim-Sen Malatya Şube Başkanı Nevzat Millioğulları, depremin bir kader olmadığını belirterek şunları söyledi:
"Malatya sadece canlarını kaybetmedi. Aynı zamanda şehre ait kültürü de beraberinde kaybediyorlar. Son 60 yıllık tarihe bir bakalım Erzincan, Gölcük, Elazığ ve Van depremleri oldu. Her depremin sonunda şu cümle kuruldu yetkililer tarafından "bu depremlerin acısını unutturacağız, bundan sonra bir daha bu acılar yaşanmasın diye yeni önlemler alacağız" denildi. Alındı mı; hayır. Nedeni ise şu, biz sessiz çoğunluk hakkımızı aramayı bilmiyoruz. Onlar da siyaseten oy devşirmek için kafalarına göre konuşuyorlar. Hatta Gölcük depreminden sonra hatırlarsanız bir deprem vergimiz oldu. Bu vergiden milyarlarca lira toplandı. Nerede o milyarlarca para? Özür dilerim deprem ve yol yaptık biz onunla. Yaptın da benden para alıyorsun tekrar. Deprem kader değil. Birileri kader diyebilir, Allah’ın işi diyebilir. Hayır, kader değil. Deprem basitçe ilkokul çocuğunun bileceği kadar basitçe tektonik bir olaydır. Ölüme neden olan deprem değil ölüme neden olan bizim yaptığımız inşa ettiğimiz yapılardır. Çoğumuzun içinde bu acıların cezası geçiyor. Biliyorum ama maalesef ülkemde yargı da yeterince bağımsız ve güçlü değil. Yargı mensupları oluşturulmuş bir norma sahip değil. Bir kültüre sahip değil. Siyaseten atanıyorlar."
BAKIRHAN: "BİR YIL İÇERİSİNDE DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK"
Törene katılan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, depremin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen hiçbir şeyin değişmediğini belirterek, şöyle konuştu:
“İnanın bir yıl içerisinde değişen bir şey yok. Adıyaman halkı, Maraş halkı, Malatya halkı, Hatay halkı sanki deprem olduğu günkü koşullarda yaşıyor. Çadır kentler var, konteynerler var. Su yok, yol yok. Çocukların eğitim, sağlık hizmetlerini karşılayacak bir altyapı yok. Bir yıl önce verilen sözlerin hiçbirisi yerine getirilmemiş. Halkımız perişan bir şekilde yaşamına devam ediyor. Tabii ki bu bir felaket değil. Bu bir ihmaldir…
“KIRILAN FAY HATTI DEĞİL, YÖNETENLERİN AR DAMARLARI”
Aslında bu depremle birlikte 100 yıllık devletle 21 yıllık AKP ve MHP iktidarı enkazın altında kaldı, çöktü. Demokratik olmayan, özgürlüklerin olmadığı bir ülkede kıyılar, fay hatları, tarım arazileri imara açıldı. Son 21 yılda bu daha yoğun bir şekilde başladı. On binlerce vatandaşımızın yaşamını yitirmesine sebep olan bu ihmaldir. Maalesef bu dünyanın başka bir ülkesinde bu kadar insan, can yaşamını yitirseydi iktidar istifa ederdi ama bir müdür, amir bu imarlarda imzası olan, imar planlarında imzası olan tek bir tane istifa duydunuz mu; duymadınız. Demek ki bu insanlar bizim acılarımızı görmüyor, yaşamıyor, hissetmiyorlar çünkü onlar sağlam konutlarda oturuyorlar. Onlar fay hatlarıüzerinde kurulan kentlerde yaşamıyorlar. Dolayısıyla sınıfta kalan yüzyıllık zihniyet umarım bir gün mahkûm edilir. Biz parti olarak depremzede halkımızla en başından beri dayanışma içerisinde olduk. Olmaya devam edeceğiz. Bu ihmalde katkısı bulunan başta belediyeler, il müdürlükleri, bakanlıklar, hükümetin yapmış olduğu bu katliamlara asla göz yummayacağız. Unutmayacağız, unutturmayacağız. Deprem bölgesindeki halkımızın acıları dininceye kadar bunların yakalarından düşmeyeceğiz. Düşünebiliyor musunuz, çadır dağıtması gereken Kızılay, dünyanın hiçbir yerinde olmayan bir şey yaptı. Çadır satan bir Kızılay’ın olduğu bir ülkede Kızılay’dan dahi istifa olmadı. Kızılay sahiplenildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2003 yılında Bingöl depreminde çok önemli bir şey söylemişti. Bazen önemli şeyler söylüyorlar ama unutuyorlar kendileri geldiği zaman. 2003’te Bingöl’de ‘kırılan fay hattı değil, yönetenlerin ar damarları’ demişti. ‘Bu bir kader değil’ demişti. Şimdi biz soruyoruz Erdoğan’a kırılan nedir? Evet, 21 yıllık iktidarın bence ar damarlarıdır. Bu bir kader değil ihmaldir. Bu ihmalde sorumlu bulunan herkesin yakasından tutacağız. Hesap soruncaya kadar DEM Partisi olarak mücadelemizi devam ettireceğiz. Malatya halkıyla dayanışma içerisindeyiz. Olmaya devam edeceğiz."
GÖKÇE GÖKÇEN: "VERİLMİŞ OLAN SÖZLER TUTULMUŞ DEĞİL"
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen de anma yürüyüşünün ardından şu açıklamayı yaptı:
"Bu felaket bahsedildiği gibi ‘asrın felaketi’ değildi çünkü biliyoruz ki birçok ülkede buna benzer afetler yaşanıyor, fakat bu sonucu Türkiye’de olduğu gibi Malatya’da ve birçok ilimizde olduğu gibi bu kadar ağır bir tabloya sebep olmuyor. Ne yazık ki günlerce bir yardım gelmedi. Günlerce insanlarımız buraya bir araç gelebilsin diye, bir yardım gelebilsin diye yardım çığlıkları eşliğinde hayatlarını kaybettiler. Birileri o sırada canını kurtarmaya çalışırken birileri vardı ki o sırada çadır satmanın hesaplarını yapıyorlardı. Birileri vardı canlarını kurtarma, sevdiklerinin son seslerini duyabilmek için uğraşırken bir diğerleri onların kullandığı sosyal medyayı yasaklamakla meşguldü ve ondan sonra birileri burada bir koordinasyon olsun isterken yani yıllarca vergi verdiği devletten ilk kez karşılığını beklerken diğerleri yıllarca topladığı vergiyi başka yerlere harcamakla meşguldü. Asker korkusundan askere görev vermemekle meşguldü. Burada liyakatsiz ekiplerinin yapamadıklarının sonucuna katlanmakla meşgul. Şimdi biz bunları yaşadık hep beraber ve ardından birinci yılda bakıyoruz ki insanlarımız hala konteynerde. Verilmiş olan sözler tutulmuş değil."
ANKA Haber Ajansı