HABER: MERVE GÜVEN KAMERA: MEHMET MEHMETLİOĞLU
Ankara Tabip Odası (ATO) Başkanı Muharrem Baytemür, son haftalarda yoğun bakımların ve acil servislerin dolmasına neden olan üst solumun yolu enfeksiyonlarına karşı Sağlık Bakanlığı’nın önlem almadığını, kişisel tedbirlerin elden bırakılmaması gerektiğini ifade etti. Baytemür, “Eğer hükümet bizi korumuyorsa bizim kendimizi korumamız lazım. Özellikle de kronik hastalığı olanların çok dikkat etmesi bizim de onları daha çok korumamız lazım. Kalabalık ortamlarda, kapalı mekanlarda, toplu taşıma araçlarında özellikle de üst solunum yolu şikayeti olanların mutlaka maske takmaları gerekiyor. Pandemi devam ediyor aslında. Merkezi yapının buna ilişkin talimatının olması lazım ama şu anda herhangi bir yoğunluk varmış gibi davranılmıyor. Her taraftan alarm veriliyor, özellikle İstanbul daha yoğun, Türkiye’nin dört bir yanında şu anda yoğun bakımlar, acil servisler alarm veriyor. 150 milyonun üstünde acil başvurusu var Türkiye’de 1 yılda” dedi.
ATO Başkanı Muharrem Baytemür, özellikle son haftalarda tırmanışa geçen üst solunum yolu hastalıklarına ilişkin ANKA Haber Ajansı’na değerlendirme yaptı. Bireysel tedbirlerin yetersiz olacağına dikkat çeken Baytemür, şunları dile getirdi:
“KAPALI ORTAMLARDA ÖZELLİKLE ÜST SOLUNUM YOLU ŞİKAYETİ OLANLARIN MUTLAKA MASKE TAKMALARI GEREKİYOR”
“Birkaç etkenin bir arada olması ve insanları hastalandırmasıönemli. Yeni varyant Covid’de, influenza, RSV bunlar üçü bir arada şu anda, insanları yoğun bir şekilde hastalandırıyorlar. Pandemi döneminde kişisel önlemler alıyorduk çünkü bakanlık ya da yönetenler o dönemde de çok önlem almadılar, kişilere bıraktılar önlemi. Bu dönemde de bir merkezi açıdan bir önlem gözükmüyor sadece öneriler var. Eğer hükümet bizi korumuyorsa bizim kendimizi korumamız lazım. Özellikle de kronik hastalığı olanların çok dikkat etmesi bizim de onları daha çok korumamız lazım. Kalabalık ortamlarda, kapalı mekanlarda, toplu taşıma araçlarında özellikle de üst solunum yolu şikayeti olanların mutlaka maske takmaları gerekiyor. Pandemi devam ediyor aslında.
“PANDEMİ DÖNEMİNDEKİ BİREYSEL ÖNLEMLERE DEVAM ETMEMİZ LAZIM”
Kişiye özel tedavi, önemli olan bu. Virüsler de mücadele ediyorlar ve bizden daha güçlüler, bu nedenle bir sene önce üç günde geçiyordu şimdi bir hafta 10 gün sürüyor, hatta öksürük daha uzun sürüyor diyebiliriz. Hastalık etkenleri kendini geliştiriyor. Pandemi dönemindeki bireysel önlemlere devam etmemiz lazım. Biliyoruz ki maske yorgunu oldu insanlar, artık maske takma konusunda istekli değiller. Zaten yeni varyanta yönelik Türkiye’de bir aşı yok o yüzden kendimizi hijyen, maske ve mesafe üçlüsünü devam ettirmemiz gerekiyor. Kronik hastalığı olanlar; şeker, koah, astım gibi, daha dikkatli olması, mümkün olduğunca kalabalık ortamlardan uzak kalması gerekiyor. Şu anda aciller ve yoğun bakımlar oldukça dolu. Yoğun bakımların doluluğunun bir gerekçesi de aslında palyatif dediğimiz bakıma ihtiyacı olanların da yoğun bakımlarda yoğunluğunun olması.
“TEMİZLİK, HİJYEN ÖNEMLİ DİYORUZ AMA OKULLARIMIZIN DURUMU BU ÖNLEMLERE ÇOK UYGUN DEĞİL”
Çocuklar açısından kolay değil, kısıtlı yaşam daha zor adapte olur çocuklar, onların da aynışekilde servis araçlarında mümkünse maskeli olmaları, okulların, sınıfların daha sık havalanmasının yapılması gerekiyor. Hijyen konusunda da hem ailenin hem okulun bu eğitimi devam ettirmesi ve bunu temin etmesi gerekiyor. Birçok okulda biliyoruz ki temizlik görevlisi yok, temizlik, hijyen önemli diyoruz ama okullarımızın durumu bu önlemlere çok uygun değil.
“TÜRKİYE’NİN DÖRT BİR YANINDA ŞU ANDA YOĞUN BAKIMLAR, ACİL SERVİSLER ALARM VERİYOR”
Toplumu ilgilendiren hastalıklarda, toplumun doğru, şeffaf bilgilendirilmesi önemli. Bugün herhangi bir kamu spotu bakanlık tarafından hazırlanan artık yok. Ülkemizde bir solumun yolu enfeksiyonu fazlalılığı var buna ilişkin bir bilgilendirme yok, tamamen kişileri kendi başına bırakmış, kişisel önlem. Ama merkezi düzeyde de kişilerin bu önlemlere uyması için atılması gereken adımları bakanlığın atması lazım, örneğin yeniden maskenin genel dağıtımına geçilmesi gerekiyor. Yoğun çalışılan iş kolları, kapalı ortamlarda ya da uzun süreli toplu taşıma aracı kullanan kişilere ilişkin bir tedbirin olması lazım. Çalışma saatlerinin kısaltılması, dinlenme aralarının daha sık yapılması, bunlar tabii ki kişilerin çalıştığı kurumların alması gereken önlemler. Merkezi yapının buna ilişkin talimatının olması lazım ama şu anda herhangi bir yoğunluk varmış gibi davranılmıyor. Her taraftan alarm veriliyor, özellikle İstanbul daha yoğun, Türkiye’nin dört bir yanında şu anda yoğun bakımlar, acil servisler alarm veriyor. 150 milyonun üstünde acil başvurusu var Türkiye’de 1 yılda.
“MÜMKÜNSE BÜTÜN TOPLUMUN AŞILANMASINA YÖNELİK BİR PLANIN OLMASI GEREKİYOR”
Salgın olduğu dönemlerde grip aşılarının, 65 yaşüstü kronik hastalığı olanlarda ücretsiz ama, toplumda ihtiyacı olan yaygın aşılama yapmak için bunu genişletmek gerekiyor. Mümkünse bütün toplumun aşılanmasına yönelik bir planın olması gerekiyor. Aşılanması gereken kişileri mümkün olan en geniş düzeye çıkarmak gerekiyor, şu anda çok kısıtlı.
“ASM’LERE BAŞVURAN HASTALARIN YÜZDE 70’İNE YAKININDA ÜST SOLUNUM YOLU ENFEKSİYONU VAR”
Hem yoğun bakım hem ziyaretlerde bir yoğunluk var, sayısal bilgi çok doğru olmayabilir. Onun için Sağlık Bakanlığı’nın ya da hastanelerin rakamsal veri vermesi daha doğru. Ziyaret ettiğim aile sağlığı merkezleri var, hasta yoğunluğundan bir merhaba deyip çıkabildik, onu gördüm örneğin. O yoğunlu hem Keçiören hem Çankaya ilçe ayırt etmeden bir yoğunluk var ve konuştuğum arkadaşlar başvuran hastaların yüzde 70’ine yakınının üst solumun yolu enfeksiyonu olduğunu, buna yönelik daha çok bir mesai harcadıklarını ifade ediyorlar.”
ANKA Haber Ajansı